TANIM: Çınlama,
hastanın dışardan herhangi bir sesli uyaran olmaksızın anormal ses algılanması
olarak tanımlanır. Tinnitus; kokleada herhangi bir mekanik, titreşimsel aktivite
ile eşleşmeyen sinir sitemindeki aktiviteden bağımsız ses algılanması olarak
tarif edilir. Duyulan bu ses püre tone ( tek frekansta) olabileceği gibi multipl
tonda olabilir. Bu nedenle hastalar değişik tanımlamalarda bulunabilirler.
Tinnitus farklı ve çeşitli karakterlere sahiptir ; düşük perde - yüksek perde,
gürültü -yumuşak ,fisıltı -çınlama ,aralıklı- devamlı . Tinnitus bir hastalık
değil bir semptomdur. Sübjektif olmasına karşın klinik olarak sübjektif ve
objektif tinnitus olarak adlandırılır. Tinnitus hem persepsiyal hem de
fizyolojik komponentleri içine alan odituar sinyalleri işlemede malfonksiyon
bulgusudur. Psikiyatrik ve nörolojik bozuklukların bir bulgusu olan odituar
hallisinasyondan ayırt edilmelidir. Tinnitus spontan olarak düzelme göstermeden
üç haftadan daha uzun süre varsa kronik olarak kabul edilir.Tinnitus,
hastaların hayatlarında değişen derecelerde negatif etkileri olan çok yaygın bir
durumdur. Bazı insanlarda çok az bir irritasyon yaparken bazılarında normal
hayatlarını sürdürmelerini bile etkiler hatta bazen intiharla bile
sonuçlanabilir. Yapılan istatistiklere göre çınlama sesinin frekansı OHz-lOOOOHz
arasında değişmektedir. Genellikle 2400Hz civarında çınlamayı daha çok
hissederler. Tinnitus erkek ve kadınları farklı dağılımlarda etkilemektedir.
Stouffer ve Tyler hastaların çınlamayı %52 sinde çift taraflı, %37 sinde tek
taraflı,%10 unda kafa içersinde, %1 inden az bir kısmında kafanın dışında
duyduğunu belitmişlerdir. Yaşla beraber çınlama insidansı artış göstermektedir.
En sık 40 - 70 yaş arası kişiler etkilenir ,çocuklar ise nadiren etkilenir. Çoğu
insan nadiren tinnitusu fark eder ve genellikle sessiz ortamlarda fark edilir.
Dünya popülasyonunun %15 i tinnitustan yakınmaktadır ve sıklıkla birlikte işitme
kaybı vardır. Hastaların % 70 - 80 i kulak hastalığı ile başvurular. Tinnitus
otolojik hastalıkların non -spesifik ama önemli bir semptomudur.
ETYOLOJİ:Tinnitus
bir çok hastalığın semptomudur ve odituar yol boyunca herhangi bir yerde meydana
gelebilir. Kalıcı ve rahatsız edici tinnirusun psikolojik komponentlerinin
olduğu düşünülür. Çoğu insan tinnitusla yaşamaya alışır ancak bazıları alışamaz.
Bu farklılık bir çok teori ortaya atılmıştır. Son zamanlarda ortaya atılan
nörofızyolojik model hem tanı hemde tedaviye yönelik bir açıklama getirir. Bu
teoride çok şiddetli hastalık korkusu ya da sinirlenme gibi duygulanımlar
hastada tinnitusa yol açar. Bu duygulanımlar profesyonel müdahale ile tamamen
ortadan kaybolur. Habitüasyon teorisinde ; kronik stres, güçlü uyaranlar , sesin
önemi ya da beklenmeyen bir uyaran faktörler normal habitüasyon prosesini
engeller.
SINIFLANDIRMA:Tinnitus
genel olarak objektif ve sübjektif olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır:
a) Objektif
tinnitus (somatosesler):
Hastanın
duyduğu sesi hekim veya bir başka kişide duyuyorsa buna objektif tinnitus denir;
vasküler anomaliler, nöromusküler bozukluklar, östaki tüpü ve temporomandübüler
eklem disfonksiyonunu içerir. Sübjektif tinnitustan çok daha az yaygındır ve
genç hasta grubunu daha fazla etkileyebilir.Somatosesler
genelde gözlemci tarafından steteskop, toynbee tüpü, doppler ve diğre dinleme
araçları ile duyulabilir. Hasta sık olarak pulsatil ve tıkayıcı bir ses
tarifler.
Objektif tinnitus sebepleri
Vasküler anormallikler
Arteriyovenöz şantlar
Konjenital arteriyovenöz
malformasyonlar
Akkiz arteriyovenöz şantlar
Glomus jugulare
Glomus timpanikum
Arteriyel gürültüler
Yüksek seviyeli karotis arter
Karotis stenozu
Vasküler lup
Persistan stapediyal
arter
Venöz vızıltılar
Dehissan juguler bulb
Hipertansiyon
Patent tuba
Palatal myoklonus
İdiopatik stapes kası
spazmı
b) Sübjektif
tinnitus :
Hekim
tarafından algılanamayan sadece hasta tarafından duyulabilen tinnitustur. Tüm
hastalar göz önüne alındığında sübjektif tinnitus daha yaygındır.Oluşum
mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Birçok teori ortaya atılmıştır.
Semptomlar odituar yol üzerinde herhangi bir noktadan kaynaklanabilir.Bu
teoriler içinde odituar sinir fibrillerini uyaran zedelenmiş koklear saçlı
hücreler, odituar sinir fibrillerinin spontan aktivitesi beyin sapında odituar
çekirdeğin hiperaktivitesi ve üst nöral aktiviteler üzerinde santral odituar
korteksin supresif etkisinin azalması ile sonuçlanan koklear zedelenmedir.
İdiopatik grup dışında tinnitusa neden olan bir çok hastalık vardır.
*Otolojik
faktörler:
Presbiakuzi
,gürültüye bağlı işitme kaybı, meniere hastalığı , otoskleroz , diğer otolojik
hastalıklar.
*Metabolik
hastalıklar:
Hipertroidi, hipotroidi, hiperlepidemi, diabetis mellitus.
*Nörolojik
hastalılar:
Kafa
travmaları ,multipl skleroz.
* İlaçlar : Aspirin, aminoglikozidler, diğer ilaçlar.
*Tümörler:
Fasial sinir
nöroması, akustik nöroma ve temporal lob tümörleri.
*Psikolojik
faktörler:
Depresyon,
anksiyete.
Tinnituslu hastaların
değerlendirilmesi amacıyla
A.
Pulsatil B. Non-pulsatil olarak
sınıflandırılır.
A. Pulsatil tinnitus
etiyolojisinde :
•
Benign intrakranial hipertansiyon (venöz hum)
•
Aterosklerotik karotid arter hastalığı, glomus tümörü (tinpanikum veya jugulare)
•
Vasküler malformasyonlar (dural A-V malformasyon , karotid arter
anevrizması)
•
Otosklerozis
•
Palatal mykolonus
•
Orta kulak kaslarının myoklonusu (tensor tinpani veya stapedius)
•
Hipertansiyon
B.Non-pulsatil tinnitus etiyolojisinde:
• İşitme kaybı
• Akustik
travma
• Otitis extama
ve media
• Öztaki tüpü
disfonksiyonu
• Labirintitis
• Meniere
hastalığı
• TME eklem
disfonksiyonu
• Gerilim baş
ağrısı
• Stres,
depresyon anksiyete
Tinnitusun muhtemel sebeplerini
değerlendirmede CAPPE kısaltması da kullanılır.
C: Kimyasal stresler
A: Akustik
stresler
P:Patolojik
stresler
P: Fiziksel
stresler
E: Emosyonel stresler
C:Kimyasal
stresler:
Eritromisin,
diğer makrolid antibiyotikler , aminoglikozidler , furosemid ve diğer loop
diüretikler ,yüksek doz aspirin, non-steroidal anti inflamatuar ilaçlar, kinin ,
klorokinin,antineoblastik ilaçlar, kafein, nikotin ve alkolü içerir. Bunlarda
kafein, alkol alımını azaltmaya , sigarayı bırakmaya ve doktorlara danışarak
alternatif ilaçlara geçme önerisinde bulunuruz.
A:
Akustik stresler:
Kronik gürültü
maruziyeti , akustik travma , SN-İK ( presbiakuzi ,gürültü kaynaklı) veya İT-İK
yi içerir. Özellikle mesleksel olarak gürültüye maruz kalamarda işitmeyi
koruyucu önlemler önerilir.
P: Patolojik
stresler:
İnfeksiyöz
,inflamatuar , vasküler veya neoblastik durumları içerir. Tanı hikaye ve FM ile
konur. İleri tektikler gereklidir.
P: Fiziksel
stresler:
Doğal olayları
(güçlü egzersizden sonra nabzı hissetmek ) veya ateş , ÜSYE ,TME disfonksiyonu (
dişleri sıkarsak kulaklarda gürültü duymak) , tansiyon başağrılan , servikal kas
gerilimi gibi non-otolojik olguları içerir. Ostaki disfonksiyonu olan hastalar
yutkunmada olduğu gibi açılma sesi duyarlar.
E: Emosyonel
stresler:
Evdeki,
işyerindeki veya ailesel problemler bu gibi stresleri açığa çıkarır. Stresin
azaltılması bu hastalarda çok faydalıdır. Semptomları kontrol etmek için
psikolojik destek yaklaşımını önerebiliriz. Stresin artması tinnitusu daha
gürültülü yapar. Buda stresi arttırır. Bu kısır döngü halini alır. Bu siklusun
kırılması önemlidir. Çoğu hasta basitçe güven verilmesi yeterlidir. Bazı
hastalarda düşük doz antidepresanlar (yatarken 25mg. amiltriptilin )
başlayabiliriz.
Hastalarda bu
streslerin tanımlanması tanı ve tedavide izlenilecek yol için önemlidir. Çoğu
hastalar bilgilendirilmeli ve güven verilmelidir. Diğer hastalar ise ileri
tetkik ve tedaviye giderler.

|