Kulak,
Aurikula ve dış kulak
yolunu içeren DIŞ KULAK, kulak zarı,
kemikçikleri, mastoid hücreleri ve Östakiborusunu içeren ORTA KULAK ve vestibüler sistemi
(semisürküler kanallar, utrikül ve sakkül), kokleayı ve internal akustik
kanalı içeren İÇ KULAK bölümlerinden oluşmaktadır.

A- DIŞ KULAK
I- Aurikula (Pinna
– Kulak Kepçesi)
Başın her iki
yanında bulunan aurikula, düzensiz girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur.
Dış ve iç olmak üzere iki yüzü vardır. İç yüzü konkavdır. En derin yeri konka aurikula ismini alan çukur bir bölgedir. Konka aurikula;
derine doğru, dış kulak yolu (DKY) ile devam etmektedir. Aurikulayı
çepeçevre saran çıkıntıya heliks adıverilmektedir. Bunun önünde
bulunan ikinci bir kabarıklık vardır ve antiheliks adını alır.
DKY’nunön kısmında bulunan çıkıntı tragus bunun hemenaltındaki
ikinci bir çıkıntı antitragus olarakadlandırılır. Aurikulanın
altında lobül kısmı bulunmaktadır.
II- Dış Kulak Yolu
(DKY)
Kavum konka kısmından, kulak zarına kadar olan bölümdür. Yaklaşık 25-30
mm uzunluğundadır. Kıkırdak ve kemik olmak üzere iki parçadan
oluşmaktadır. Kıkırdak parça dışta, kemik parça ise içte bulunur.
Erişkindeki kemik bölüm daha uzundur. Çocuklarda ise timpan kemik
gelişimini henüz tamamlamadığı için kıkırdak bölüm daha uzundur. Bu
nedenle orta kulak enfeksiyonları kolaylıkla DKY arka duvarı ve mastoid
kemiğe geçebilir.
B- ORTA KULAK
Orta kulak,
kulak zarı ile iç kulak arasında yerleşmiş bir boşluktur. Ses
dalgalarının iç kulağa iletilmesinde görev almaktadır. Tamamıyle kapalı
bir boşluk değildir. Östaki borusu aracılığı ile dış ortamla ve aditus
ad antrum ile mastoid hücrelerle bağlantılıdır. Orta kulak düzensiz bir
dikdörtgen prizma şeklindedir. Ön kısmı daha dardır. En önde Östaki
borusu ağzı ile en arkada antrum parçası arasındaki mesafe 13 mm
civarındadır.
C- İÇ KULAK
İç kulak ya da
labirent, temporal kemik içinde yerleşmiştir ve fonksiyonel olarak
farklı iki alıcı mekanizmaya ayrılmıştır.
* Vestibül ve
semisirküler kanallar (periferik vestibüler organ)
* Koklea
(periferik işitme organı)
* Ayrıca labirent
morfolojik olarak kemik ve membranöz kısımlara ayrılır. Birincisi
labirentin kapsülünden gelişir. Bu kapsül periostal ve enkondral
kemikleşme sonucu oluşur.
* Yuvarlak ve oval
pencereler labirentin orta kulağa açıldıkları kemik ve membranöz
kapılardır ve sırasıyla stapes tabanı ve yuvarlak pencere membranı ile
örtülüdürler.
FİZYOLOJİ
İşitmenin olabilmesi için, öncelikle sesin olması gerekir, sesin
oluşabilmesi için de enerji kaynağı olmalıdır (akustik enerji). Sesin
iletilebilmesi için elastik titreşen bir ortam bulunması gerekir (su,
hava). Havada 1 cm3de 62 milyar partikül vardır. Bunlar normalde stabil
halde bulunurlar. Ses dalgaları hava partiküllerinin stabilitesini bozar
ve bunların titreşimi ile ses dalgaları iletirler. Ses iç kulağa iki tür
iletim şekli ile ulaşır.
- Hava yolu ile
iletim
- Kemik yolu ile
iletim
Hava yolunda ses;
DKY, kulak zarı, kemikçikler, oval pencere aracılığı ile iç kulağa
ulaşır. Kemik yolunda ise kafatasını oluşturan kemiklerin titreşimi ile
sesin iletimi söz konusudur. Kafatası optimum 1024 Hz frekansta
titreşir. Bu frekans; iç kulağın sensörinöral hücrelerinin en fazla
hassas olduğu spektrumun içindedir.
Orta Kulağın Rolü
Orta kulağın
fizyolojik olarak iki ana görevi vardır;
I- Ses
titreşimlerinin iç kulağa iletilmesi
II- Şiddetli ses
titreşimlerinden iç kulağın korunması
Sesin persepsiyonu
(alınması) ve işitmenin algılanması birkaç fazda gelişir.
1- Atmosferde oluşan
ses dalgalarının korti organına kadar iletilmesi akustik enerji ile
sağlanan mekanik bir olaydır.
2- Korti organına
ulaşan akustik enerji, nöroepitelial hücrelerde elektrik potansiyelleri
şekline dönüşür.
3- Sinir lifleri bu
elektrik potansiyellerini daha yukarı merkezlere iletirler.
4- Koklear
çekirdeklerden, temporal lobdaki işitme merkezine gelen uyarılar
birleştirilir ve analiz edilir.
Orta kulak burada
birinci fazda görev almaktadır. Kendisine gelen titreşimlerini içi
kulağa, yani perilenfe aktarmaktadır. Bu durumda atmosferden (gaz
ortamdan), perilenfe (sıvı ortama) ses dalgalarının iletimi söz
konusudur. Ses dalgaları akustik rezistansı ses dalgalarının yayılmasına
karşın direnç ve düşük olan atmosferden (r=42), akustik rezistansı çok
yüksek olan (r=160.000) perilenfe geçinceye kadar enerji kaybına
uğramaktadır. Bu kayıp işitme birimi olan dB üzerinde ifade edildiğinde
30 dB dolayında olmaktadır. Ancak orta kulak ve kemikçikler, akustik
enerjinin gaz ortamdan sıvı ortama geçerken uğradığı bu kaybı telafi
etmektedir. Kemikçikler, ses iletimi sırasında manivela gibi hareket
ederler ve sesi 1.3 kat yükseltirler. Orta kulağın asıl sesi yükseltici
etkisi, kulak zarı ile stapes arasındaki yüzey farkından doğmaktadır.
Kulak zarının alanı 64 mm2’dir, titreşen kısmın alanı ise 55 mm2’dir.
Stapes tabanı alanı 3.2-3.5 mm2’dir. Aralarındaki oran 55:3.2=17’dir.
Yani akustik enerji, kulak zarından oval penceye iletilirken, yüzey
farkından dolayı 17 kat yükselerek geçer. Kemikçiklerin manivela etkisi
de hesaba katıldığında 22 katlık bir kazanç elde edilir.
Pencerelerin Rolü
I) Dephasage:
Kulak zarı
titreştiği zaman, ses titreşimleri pencerelere iki şekilde ulaşır;
kemikçikler yolu ile oval pencereye ve hava yolu ile yuvarlak pencereye
varır. Bu şekilde; yuvarlak ve oval pencerelere ulaşan ses dalgaları
arasında iletişim hızının farklı olmasından dolayı faz farkı ortaya
çıkar. Buna dephasage adı verilir. Ses dalgaları, farklı fazlarda
iletildiği zaman, koklear potansiyellerin optimum seviyede olduğu tespit
edilmiştir. Halbuki, pencerelere aynı fazda ulaşan ses dalgaları,
koklear potansiyellerinin minimum olmasına neden olmaktadır. Zira aynı
fazlarda gönderilen ses dalgaları perilenfte ayın yönde hareket ederler
ve birbirleri ile karşılaşarak, etkilerini yok ederler.
II) Yuvarlak
pencere:
Ses titreşimlerinin baziller membrana ulaşabilmesi için, perilenfin
hareket etmesi gereklidir. Ancak stapes tabanı, titreşimi iletmek üzere
perilenfe doğru hareket ettiği zaman, perilenfin harekete geçebilmesi
için ikinci bir pencereye gerek vardır. Yuvarlak pencere membranı,
stapes hareketi sırasında orta kulağa doğru bombeleşerek, perilenfe
hareket imkanı sağlar. Yuvarlak pencere membranı olmasa idi, otik
kapsülde; yani esnek olmayan bir ortamda sıvılar sıkıştırılamayacağı
için perilenf hareketi olmayacaktı.
Östaki Borusu
Fonksiyonları
Östaki borusunun
bilinen üç fonksiyonu vardır;
Havalandırma:
Orta kulak
boşluğunun atmosferik basınçla dengelenmesini sağlar.
Drenaj:
Orta kulakta üretilen
normal veya patolojik sıvıların nazofarinkse boşaltılmasını sağlar.
Koruma:
Orta kulağın,
nazofaringeal basınçtan ve patolojik akıntılardan korunmasını sağlar.
Östaki borusu normalde kapalıdır. Yutkunma ve esneme sırasında m.tensor
ve levator veli palatini kaslarının hareketi ile kısa bir süre açılır,
kulak zarının ideal titreşimini sağlayabilmesi normal gerginlikte
olmasına yani her iki tarafında hava basıncının dengede olmasına
bağlıdır. Östaki borusunun drenaj görevi de çok önemlidir. Orta kulak
boşluğunda birikebilen normal veya patolojik, transuda, eksuda vs. gibi
sıvıların ve yabancı cisimlerin boşaltılması, Östaki borusunu kaplayan
titrek tüyü kübik epitelin silier aktivitesi ile sağlanır.

|