KULAK ENFEKSİYONLARI
(OTİTLER)
Konu ile ilgili detaylı bilgi için yukarıdaki ürün başlıklarına
tıklayabilirsiniz.

DIŞ KULAK YOLU İLTİHABI (EKSTERNAL OTİT)
Dışkulak
yolundaki enfeksiyon akut, subakut veya kronik olabilir. Cilt lezyonları
(kepeklenme, egzama), allerji (yiyecekler, kozmetikler, deterjarlar, saç
spreyleri..), irritasyon; orta kulaktan drenaja bağlı veya
kulaktaki skatrisler ile sinirlerin gerilimi ile meydana gelebilir.
Birçok eksternal otitte bu faktörlerin kombinasyonu bulunmaktadır. Bu
etyolojik faktörlerden biri komplike olmakta ve diğerlerini agreve
edebilmektedir.
Enfeksiyöz eksternal
otitler: Viral, bakteriyel, fungal olabilirler.
Viral Eksternal Otitler:
Viral eksternal otitlerden ikisi önemlidir
1. Herpes Simplex; ağız çevresindeki herpeslere ek olarak, dış
kulak yolu arka duvarında; özellikle kulak zarına yakın kısımlarında,
içi serözite ile dolu küçük büller oluşturabilir. Bunlar az çok ağrılı
olup; parçalanıp, bakterilerle enfekte karışık bir eksternal otit
görünümü verirler. Ateşsiz ve işitme kaybı olmaksızın çok şiddetli ağrı
meydana getirirler. Kabarcıklar şiddetli ağrı mevcudiyetinde
açılabilirler.
2. Herpes Zoster Oticus (Ramsay Hunt Sendromu); Dış kulak yolunda
ve cavum conchaeda herpetik veziküller, şiddetli ağrı, gözyaşında
tükürük ifrazında tatta bozukluk, fasiyal paralizi, vertigo ve
sensorinöral işitme kaybıyla karakterize olan, geniculate ganglionu
etkileyen bir enfeksiyondur.
Bakteriyel Eksternal Otitler;
1. Gr (+) mikroorganizmalarla meydana gelen eksternal otitler:
Fronkülosise dış kulak yolu kartilajinöz kısmındaki kıl köklerinde
rastlanır. Kemik kısım kıl içermediği için burada görülmez. Hastalığın
nedeni stafilokoklardır. Ağrı ile başlar. Ağrı, dış kulak yolu kıkırdak
kısmında lokalizedir
Cellülitis; dış kulak yolunun ve aurikulanın son derece ağrılı bir
hastalığı olup,buralarda yaygın kırmızılık gösterir. Streptokok veya
stafilokoklarla meydana gelir. Komşu lenf nodları şişer ve bazen
toksemiye bağlı sistemik semptomlar gelişebilir.
Erizipel; dış kulak yolu derisinde ağrılı, yaygın, kenarları belirgin
kızarıklık ile karakterize olup streptokoklarla meydana gelir.
Pyoderma; streptokok ve stafilokoklarla meydana gelen, dış kulak yolunda
ve kulak kepçesi etrafında püstüller ve bunların üzerindeki sarı
kabuklarla karakterizedir.
2. Gr(-) mikroorganizmalarla meydana gelen eksternal otitler:
* Diffüz eksternal otitlerde ana
patojen pseudomonas aeroginosa’dır. Genellikle kontamine su ile bulaşır.
Dış kulak yolu yaygın ödemli olup, dış kulak yolu daralmıştır. Eğer
aurikula tutulmuşsa ya daha derin bir enfeksiyon ya da hastanın
kullandığı kulak damlalarına karşı bir allerjik reaksiyondan şüphe
edilmelidir.
* Granüler Eksternal Otit; genellikle
yaşlı, diabetik ve immünsüprese hastalarda görülür. Dış kulak yolu
pürülan sekresyon ile dolu olup, aspirasyon yapıldıktan sonra
granülasyon dokusu görülür. Granülasyon dokusu dış kulak yolunun
kemik-kartilajinöz birleşim yerinde ise nekrotizan eksternal otit veya
malign otitis eksterna ile ilişkilidir. Bu granülasyon dokusu temporal
kemikteki osteitin sonucudur. Fasiyal paralizi kötü bir belirtidir ve
fasiyal sinirin stylomastoid foramenden çıkışındaki tutulumuna bağlıdır.
Enfeksiyon durdurulmazsa ilerler, sonuçta; temporal kemiğin ve kafa
kaidesinin osteomiyeliti, fasiyal sinir ve diğer kraniyal sinirlerin
paralizileri, sigmoid sinüs trombozu, menenjit, beyin absesi ve neticede
ölüm meydana gelir. Tedavi lokal debridman ve sistemik carbenicillin,
gentamicinin 4-6 hafta süre ile uygulanmasından ibarettir. Geniş
debridman radikal mastoidektomi, total parotidektomi, mandibulanın
kondil ve ramusunun eksizyonu ile bazen fasiyal sinirin de feda edilmesi
hastalığın kontrolü için gerekebilir.
* Dış kulak yolu mantar enfeksiyonları içinde
en sık rastlanan çeşitler; candida albicans ve aspergillus niger gibi
mantar türleridir.
Otomikoz gelişiminİ
KOLAYLASTIRAN faktörler;
* Uzun süre antibiyotik veya steroidli kulak damlası
kullanımı.
* Vücudun başka bir yerinde mantar enfeksiyonu olması.
* Diabetes mellitus.
* Vücudun immün direncini düşüren hastalıklar.
En önemli belirti dış kulak yolundaki
dolgunluk ve kaşıntıdır. Akıntı bulunur. Hasta Akulak kepcesini
oynatarak miçellerin durumunu değiştirmek ister. Bu yolla işitme
eksikliğini azaltmağa uğraşır.
Allerjik Eksternal Otitler
1. Kontakt otitler; allerjenin dış kulak yoluna teması ile
yanma-kaşıntı-dolgunluk meydana gelir. Dış kulak yolu kızarık olup içi
serozite ile dolu kabarıklıklar vardır. İyileşmeyen pullanmış deri
bırakarak geriler.
2. Atopik eksternal otitler; eritematöz, papüler, deriden
kabarık, içi serözite ile dolu olmayan, krutlar yapmayan pullar şeklinde
döküntüler gösterir.
Eksternal Otitin
Tedavisi:
* Sudan koruma,
* Dış kulak yolunda skatris veya
irritasyon yapacak kulak temizleme çöplerinin kullanılmaması,
* Eksternal otitte ağrı çok şiddetli
olup; analjeziklerle birlikte ağrıya karşın etkin tedavi, dış kulak
yolundaki ödemin çözülmesidir.
* Antibiyoterapinin kültür sonucuna
göre düzenlenmesi, daha uygunu ise etken pseudomonas aeroginosa imiş
gibi antibiyoterapiye başlanmasıdır.
* Antienflamatuar tedavi,
* Steroidler; hem allerjik
reaksiyonlara etkisinden, hem de antienflamatuar etkisinden faydalanmak
için kullanılır.
* Antihistaminikler, özellikle
allerjik vakalarda endikedir.
* Lokal tedavi; dış kulak yolunun temizlenmesi lokal
tedavinin en önemli ilkelerinden biridir. Tedavide kulak lavajı, kulak
damla ve tozlarının kullanılması esastır. Asetik asit ve Burrow (%3
Aluminium Asetat) ile dış kulak yolunda asit pH oluşturulur.
Antibiyotikli damlalar sistemik etki göstermezler. Ancak mantar
üremesini kolaylaştırmak ve özellikle neomisinde aşırı hassasiyet gibi
dezavantajları vardır. Daha şiddetli vakalarda pack veya vickler dış
kulak yoluna ilacın uzun süre değmesi için kullanılır.

ORTA KULAK ENFEKSİYONLARI
Sayfa Yapım Aşamasında...

KRONİK OTİTİS MEDİA (KOM)
Sayfa Yapım Aşamasında...

KRONİK SÜPÜRATİF OTİTİS MEDİA (KSOM)
Orta kulak ve mastoid
boşlukların, kronik enflamasyonu ve enfeksiyonu ile karakterize bir
hastalığıdır. ASOM’nın 3 aydan fazla sürmesi halinde tablonun kronikleştiği
kabul edilir. Etyopatogenezinde tek bir neden yoktur. Akut, yineleyen ve EOM’da
geçerli olan nedenler KSOM’un öncülü olarak kabul edilir. Ayrıca Östaki
borusunun fonksiyon bozukluğu da önemli bir etmendir.
KSOM’nın Tipleri
KSOM’da klinik tipler,
hastalığın tubotimpanik ve attiko-antral özelliklerine göre değerlendirilir.
1. Kronik Basit Otitis Media
Tubatimpanik özellikler taşır ve
benign olarak kabul edilir. Pars tensada değişik boyutlarda perforasyon bulunur.
ÜSYE ile, Östaki borusu yoluyla veya dış kulak kanalıyla enfekte olup akıntılı
dönemler gösterir. Bunun tersine kuru ve akıntısız dönemler de mevcuttur. İşitme
kaybının derecesi perforasyonun yeri ve boyutlarına, kemikçik tahribatına ve iç
kulağın etkilenmesine göre değişmekle beraber, genelde azdır.
2. Kronik Mukozal Otitis Media
Benign boyutları daha az olup,
agresif özellikleri daha fazladır. Geniş ya da totale yakın perforasyon
mevcuttur. Uzun süren kokusuz, profüz mukoid ve mukopürülan akıntılarla
karakterizedir. Burada da işitme kaybı aşırı değildir.
3. Kronik Kolesteatomlu Otitis
Media
Bu tip otitlerde kolesteatom
oluşumu, edinilmiş (akkiz) ve doğumsal (konjenital) olmak üzere iki grupta
incelenir.
a- Edinilmiş Kolesteatom:
Pars flaksidadaki perforasyondan içeri giren epitelyal dokunun çoğalması,
birikmesi ve deskuame olmasıyla meydana gelir. Yavaş ve sinsi bir gelişim
gösterir.
b- Doğumsal Kolesteatom:
Herhangi bir enfeksiyon veya otit öyküsü olmaksızın sağlam kulak zarı arkasında
gelişen kolesteatomdur. Uzun süre sessiz kalır.

ADHEZİV OTİT
Orta kulakta uzun süre devam eden düşük basınç sonucu,
boşluk iç duvarında kuvvetle incelen kulak zarı bütün kemik zincirini birbirine
yapıştırır. Bu durumda boşlukta pratik olarak hava kalmaz, ancak sekresyon
da bulunmaz ve kulak zarı titreşim yeteneğini yitirir. Yuvarlak
pencerenin aşağı havalanma yoluyla henüz havalanması sağlanabiliyor
olması durumunda, zincir üzerinden direkt ses iletimi olabileceğinden
iletim tipi işitme kaybı görülmeyebilir

SERÖZ (EFÜZYONLU)
OTİTİS MEDİA (SOM)
EOM, akut enfeksiyon
yakınmaları ve bulguları olmaksızın orta kulakta seröz yada mukoid sıvı
birikmesi ile karakterize bir enflamasyon tablosudur. Terminolojide EOM ile aynı
anlamı taşıyan bir çok isimlendirme bulunmaktadır (seröz OM, mukoid OM, kataral
OM, sekretuar OM, non-süpüratif OM, orta kulak efüzyonu, Glue Ear) EOM açısından
yapılan insidans çalışmaları, okul öncesi çocukların %35 ve %70’inin en az bir EOM epizodu geçirdiğini
göstermektedir. EOM’nın oluşmasındaki en önemli üç etyolojik neden enfeksiyon,
enflamasyon ve orta kulağın aerasyon bozukluğudur.
EOM, orta kulağın yetersiz
havalanması ya da mukosilier klirens mekanizmasının bozulması sonucu ortaya
çıkar. EOM’nın oluşmasında etkisi olan ya da kolaylaştırıcı bir çok faktör
tabloda gösterilmiştir.
EOM Risk faktörleri
Akut otitis media sıklığı
Üst solunum yolları
enfeksiyonları
Adenoid vejetasyon
Sık ve kuralsız antibiyotik
kullanımı
Doğumsal ve konjenital
sorunlar
Prematür doğma
Uzun doğum proçesi
Amnion sıvısında mekonyum
Anne sütü erken terk
Biberonla beslenme
Kraniofasial anomaliler
Down sendromu
Yarık damak ve dudak
anomalileri
Annenin kan grubunun A olması
İmmotil silia
Mukovisidoz
Yaş ve cins
Çevre Faktörleri
Kalabalık aile
Tedavide gecikme
Kötü hijyen
Evde büyük kardeş
Kreş ortamı
Evde sigara içilmesi
Meteorolojik faktörler
Ortalama güneşlenme şiddeti
Ortalama nisbi nem
Kış mevsimi
Nazal – nazofaringeal
patolojiler
Sinüzit
Septal eğrilikler
Konka hipertofisi
Koanal atrezi ya da stenoz
Nazogastrik sonda
Nazotrakeal tüp
Nazofarinks tümörleri
Mastoid pnömatizasyonu
Genetik faktörler
İatrojenik faktörler
Antibiyotiklerin sık reçete
edilmesi
Adenoidektomiye bağlı olası
stenoz
Radyoterapi
Klinik Belirtiler ve Anamnez
EOM oldukça silik klinik
belirtilerle seyreden bir hastalıktır. Özellikle de, ağrı, ateş ya da kulak
akıntısı gibi belirtilerin olmaması ailenin ve de hekimin dikkatinin kulağa
yönlenmesini önler.İşitme sorunları çoğunlukla fark edilmez. Ebeveynler çocuğun
çağrılara cevap vermemesini genellikle ilgisizliğine, TV sesini fazla açmasını
ilgisine ve yakından seyretmesini olası bir görme kusuruna bağlar. Ailelerin en
kolay fark ettikleri olay, ÜSYE tipindeki hastalıkları sırasında çocuğun
işitmesinin geçici olarak azaldığıdır. Ebeveynlerin diğer başvuru nedenleri de:
çocukların geçirilmiş kulak ağrıları, okul ortamındaki uyumsuzlukları, öğrenme
yetenekleri ve başarı durumları yanında öğretmenlerinin bu konulardaki
uyarılarıdır.
Bu hastalığın tanısındaki en
önemli problem, hastalığın çoğunlukla çocuklarda görülmesine bağlı kişisel ifade
yetersizliği, semptomların az ve silik olması ile fizik muayenedeki teknik
zorluklardır. Kulak zarı değişik görünümde, renkte ve özellikte
olabilir. Alışkın olmayan bir göz, kaba bir muayenede, EOM bulgularını
atlayabilir. EOM’da kulak zarının şeffaf görünümü ve beyaz rengi çoğunlukla
değişmiştir. Renk bazen açık pembe, bazen kehribar sarısı, bazen de soluk mor
refleli olabilir. Seröz ve akut efüzyonlarda kulak zarı şeffaf yada donuk olup
hava-sıvı seviyeleri ya da hava kabarcıkları seçilebilir. Işık üçgeni genelde
kaybolmuştur.
Tedavi
EOM tedavisinde, konservatif,
medikal tedavi ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanır.
1- Konservatif Tedavi
EOM tedavisi doğrudan
etyolojik nedenlere ve risk faktörlerine yönelik olmalıdır ve tedavide orta
kulağın normal aerasyonu amaçlanmalıdır. Kulak zarında retraksiyon, 40 dB’i aşan
bilateral kayıp, ek bir sensorinöral işitme kaybı, üç ayı aşan bir efüzyon
süresi, konuşmada gecikme, sık akut otitis media atakları olmadıkça hastalar
birer ay gibi aralarla izlenebilirler.
2- Medikal Tedavi
Uzun süren veya semptomatik
seyreden EOM’larda sekelleri önlemek için tedavi endikedir. Tedavinin amacı
enfeksiyonu gidermek, enflamasyonu azaltmak ve orta kulak aerasyonunu
sağlamaktır. Başta antibiyotikler ve dekonjestanlar olmak üzere çok sayıda
medikal ajan kullanılmaktadır. Ancak bunlardan herhangi birinin kesin tedavi
sağlayacağını iddia etmek mümkün değildir.
3- Cerrahi Tedavi
Cerrahi tedavi, EOM olgusunun
yakın bir gelecekte düzelmesinin olası görülmediği ve işitme kaybının aşırı
olduğu durumlarda endike; komplikasyonlara ait ön bulguların ortaya çıkması
durumunda kaçınılmaz ve acildir.
Efüzyonlu otitis media’da
cerrahi tedavi endikasyonları
1. Kulak zarında retraksiyon,
manibrium mallei’de dikleşme, inkus’a temas
2. Ek sensorinöral kayıp
3. Konuşmanın gecikmesi
4. İşitme kaybının fazlalığı
5. İnatçı ve yakın bir
gelecekte düzelmenin olası görülmediği efüzyon
6. Kışa giriş
7. Efüzyondan bağımsız
adenoidektomi ve/veya tonsillektomi endikasyonu
Ventilasyon Tüpleri:
Kulak zarına yapılan insizyonla takılan küçük, tübüler implantlardır. Orta kulak
efüzyonunu kısa vadede ve en etkin şekilde gideren yöntemdir; ve bugün dünyada
en çok uygulanan cerrahilerden birisidir. VT, Östaki borusunun havalandırma ve
klirens fonksiyonlarını karşılar; ama koruma fonksiyonunu bozar. VT uygulaması
endikasyonları ile EOM’nın cerrahi endikasyonları aynıdır. Ventilasyon tüpü
uygulamasında yaş sınırı yoktur.
Erişkinde EOM
EOM, erişkinlerde çocuklardan
çok daha seyrek görülür ancak çok daha ciddi nedenlere bağlı olabilir.
Etyolojik nedenler:
Erişkin EOM’sında, özellikle
tek taraflı olanlarda, ilk ekarte edilecek patoloji nazofarinks Ca ya da lenfoma
olmalıdır. Neoplastik olmayan, Wegener granülomatozu ve malign otitis eksterna
da olası etken patolojilerdir. Bunlara ek olarak radyoterapi, paranazal sinüs
hastalıkları, adenoid hipertrofisi, barotravma, nazogastrik sonda da diğer
etkenler arasında sayılabilir.

AKUT SÜPÜRATİF OTİTİS MEDİA (ASOM)
Kulak zarı
hiperemisi, orta kulakta pürülan sıvı birikimi (bazen perfore olup
akıntı da olabilir), kulak ağrısı, yüksek ateş, huzursuzluk,
iştahsızlık, kusma ve benzeri semptom ve bulgulardan oluşan, orta
kulağın ani başlangıçlı ve şiddetli bir erken evre hastalık tablosudur.
Akut otitis media, akut pürülan otitis media gibi isimlerle de
bilinmektedir. Tüm yaş gruplarında görülse de temel olarak çocukluk
döneminde çok daha sık görülür.
Risk Faktörleri
Yaşın küçük
olması, cinsiyetin erkek olması, kalabalık yerlerde yaşam, biberonla
beslenme, sigara (aktif ya da pasif), ilk atağın erken yaşta
geçirilmesi, evde viral enfeksiyon varlığı, kardeş ya da anne babada
ASOM öyküsü, yetersiz sağlık koşulları, yoksulluk, mevsim (kış,
sonbahar), ırk, çeşitli patolojik durumların bulunması (yetersiz
bağışıklık sistemi, yarık damak, siliyer diskinezi). ASOM için en önemli
etyolojik faktör, üst solunum yolu enfeksiyonudur. Bu enfeksiyonların
büyük bir kısmının viral olmasına karşın, ASOM bakteriyel enfeksiyon
olarak kabul edilmektedir. En sık üretilen etkenler, S.pneumonia,
H.influenzae ve M.catarrhalis’tir. S.pneumonia en önemli ASOM etkenidir
ve bir çok vakadan birkaç tipi (19, 23, 6, 14, 3, ve 18) sorumludur.
Otoskopi
Kulak zarı kızarık, kabarık, öne bombeleşmiş, hiperemik, sonraki
dönemlerde toplu iğne başı büyüklüğünde spontan perforasyonlar
mümkündür, buradan pulse eden pürülan sekresyon gelebilir. Bombe, dışa
itilmiş, kırmızı ve hareketsiz bir kulak zarı ASOM tanısına yaklaştırır.
Çoğu hekim kızarıklığı tanı kriteri olarak kabul etmektedirler. Ancak
ağlama (çocuklar muayene sırasında genellikle ağlar), DKY’dan serümen
temizlenmesi sırasında oluşan iritasyon ve ateş kulak zarında hiperemiye
neden olabilir. Bu yüzden kulak zarının rengi ASOM tanısını koymadaki
önemi azdır.

Tedavi
· Antibiyotikler;
amoksisilin, amoksisilin+klavulanat asit, ampisilin-sulbaktam,
sefuroksim aksetil, sefprozil, sefaklor, lorakarbef, azitromisin,
klaritromisin tercih edilebilecek antibiyotiklerdir. Perforasyon varsa
antibiyotik tedavisine başlamadan önce kültür-antibiyogram ve buna göre
tedavinin yönlendirilmesi uygundur. Antibiyotik kullanım süresi 10-14
gün olmalıdır.
· Dekonjestan; lokal
ya da sistemik uygulamalar ile Östaki borusu ventilasyonu iyileştirilir.
Örneğin; topikal ksilometazolin, sistemik psödoefedrin.
· Analjezi; yaşa ve
gereksinime göre parasetamol verilebilir.
· İleri derecede
kulak zarı bombeleşmesi ve ağrı varsa parasentez yapılmalıdır.
· İleri düzeyde İTİK
ile seyreden iltihabi sekresyon ve tinnitus varsa, konservatif tedaviye
direnç ve komplikasyon gelişirse kulak zarına ventilasyon tüpü
yerleştirilir.
Komplikasyonlar:
Başlangıç
semptomlarının yeniden ortaya çıkması (ateş, kulak ağrısı, otore, genel
durumun kötüleşmesi) mastoidit başlangıcını düşündürür.
Rekürren Süpüratif
Otitis Media (RSOM)
Bazı çocuklar tekrarlayan ASOM ataklarına maruz kalırlar. Son 6 ay
içerisinde 3, ya da son bir yıl içerisinde 4 ASOM atağı geçirmiş ise
RSOM tanısı konur. Altta yatan IgA eksikliği veya hipogammaglobulinemi
gibi araştırılması gereken immunolojik bir bozukluk olabilir. RSOM’un
önlenmesindeki amaç, ağrı ve ateş sıklığını azaltmak, işitme kaybı
süresini kısaltmak, muayene ve tedavi masrafları düşürmek ve uzun dönem
sekelleri önlemektir. RSOM, tedavisindeki temel seçenekler antibiyotik
profilaksisi ve ventilasyon tüpü uygulamasıdır. Aktif bağışıklama,
atakların sıklığının azaltılmasında oldukça etkin bir yöntemdir.

OTİTİS MEDİANIN KOMPLİKASYONLARI
Orta kulak enfeksiyonlarına
bağlı komplikasyonlar denildiğinde, enfeksiyonun orta kulak boşluğunu döşeyen
mukozanın ve periostunun dışına yayıldığı anlaşılır. Otojen komplikasyonların
ASOM ve KSOM sırasında ortaya çıkabilmesine karşın, günümüzde KSOM’a bağlı
komplikasyonlar daha sık görülmektedir.
Enfeksiyon Yayılma
Yolları
Doğuştan
var olan yollar ile yayılma:
Oval ve yuvarlak
pencereler, juguler bulbus, petroskuamöz sütür ve fasiyal sinir üzerindeki
desisanslar, vestibüler akuaduktus gibi orta kulak ile çevre yapılar arasında
doğuştan var olan yollar, enfeksiyonların yayılma yolları arasında sayılabilir.
Kemik erozyonlarına
bağlı
dehisanslardan yayılma:
Günümüzde intrakraniyal yayılımın en sık kolesteatomlu veya
kolesteatomsuz KSOM ve tümörlere bağlı kemik erozyonlarının oluşturduğu
dehisanslardan yayılma ile oluştuğu kabul edilmektedir.
Travma ve cerrahi defektlere bağlı
dehisanslardan yayılma:
Temporal kemik kırıkları, lateral semisirküler kanala
yapılan fenestrasyonlar ve stapedotomi bu grupta sayılabilir.
Periflebit ve tromboflebit
yoluyla yayılma:
Enfeksiyon materyali ya doğrudan venöz damarlar aracılıyla
ya da tromboflebitlere neden olarak yayılabilir.
Virchow-Robin periarteriyoler
alan aracılığı
ile yayılma:
Primer enfeksiyonla
ilişkileri yokmuş gibi görünen bazı beyin apselerinin açıklanması bu yolla
yapılabilir.
Sınıflandırma
Ekstrakraniyal
İntratemporal
Mastoidit
Fasiyal paralizi
Labirentit
Labirent fistülü
Petrozit
Ekstratemporal
Subperiostal apseler
Postaurikuler apse
Bezold apsesi
Zigomatik apse
İntrakraniyal
Menenjit
Lateral sinüs tromboflebiti
Epidural apse
Subdural ampiyem
Beyin apsesi
Otitik hidrosefalus

KOLESTEATOMLU KRONİK OTİT
Kolesteatoma;
orta kulak boşluklarında gelişen deridir. Kolesteatoma kulak dışında da
gelişebilmesine rağmen en sık kulak boşluklarında görüldüğü için bu tanım genel
kabul görmüştür.Patogenezi ne olursa olsun kolesteatom, olmaması gereken yerde
bulunan deriye ait skuamöz epitel dokusu olarak tanımlanabilir. Yavaş ilerleyen
bir prosestir; fakat ne zaman hızlanacağını ve destrüktif olacağını kestirmek
zordur. Bu nedenle saptanması halinde tedavisi cerrahidir. Cerrahi tedavide
temel prensipler şunlardır: 1) Kolesteatomun ve buna bağlı olarak gelişen kronik
enfeksiyonun (osteit, granülasyon, hastalıklı mukoza ve kolesterol granuloma)
tamamen temizlenmesi ve kulağın sakin, emin ve kuru bir hale getirilmesi; 2)
İşitmenin en azından korunması, eğer mümkünse yükseltilmesi; 3) Anatomik
yapıların olabildiğince korunması. Kolesteatomun cerrahi tedavisinde açık (canal
wall down) ve kapalı (canal wall up=intact canal wall) teknikleri
uygulanmaktadır.
KOLESTEATOMUN
KLİNİK TİPLERİ
1- Edinilmiş
Kolesteatomlar
2- Doğumsal
Kolesteatom
3- Petröz Apeks
Kolesteatomu
4- Dış Kulak
Kanalı Kolesteatomları
5- İyatrojenik
Kolesteatomlar
6- Rezidiv
Kolesteatomlar
KLİNİK BELİRTİLER VE TANI
Ağrı:
Kronik otitlerde ağrı
oluşmaz. Ağrının ortaya çıkması komplikasyonların habercisi olabilir. Ayrıca
KSOM’a otitis eksterna eşlik ederse de ağrı bulunabilir.
Akıntı:
Aktif devrede sık görülür.
Akıntı genelde seromukoid yapıda ve kokusuzdur. Sekonder enfekte
olgularda akıntı pürülan görünüm alır.
İşitme Kaybı:
İletim tipi bir işitme kaybı
bulunur. Basit perforasyonlar, bunların lokalizasyonları, akıntı
niteliği, miktarı, osteit, granülasyon ve polipler, kemikçik patolojileri,
kolesteatom, timpanoskleroz ve mevcut debrisler işitme kaybının miktarını
etkiler. Orta genişlikteki perforasyonlarda yaklaşık 30 dB, totale yakın ve
pencereleri gören perforasyonlarda 50 dB’e varan kayıplar beklenir.
Kanama:
Genellikle granülasyon ve
poliplerden kaynaklanır.
Baş Dönmesi:
Enfeksiyonlar sırasında
yuvarlak pencere membranının geçirgenliği artar ve bakteriyel toksinler
kolaylıkla labirente geçerek sınırlı labirentite yol açar.
Radyolojik Görüntülüme:
Günümüzde bu grafilerin pek
değeri kalmamıştır. Otitlerin değerlendirilmesinde bilgisayarlı tomografi
tanısal açıdan manyetik rezonans görüntülemeye göre daha üstün kabul
edilmektedir.
KOLESTEATOMADA TEDAVİ:
Kolesteatomanın tedavisi
cerrahidir.Bu konuda tam bir konsensus vardır. Kolesteatoma komplikasyonları göz
önüne alındığında hayatı tehdit eden bir hastlıktır. Bu nedenle tedavinin en
önemli amacı hastalığı ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır.Bu nedenle
kolesteatoma en geniş bir şekilde ekspoze edilmeli ve gerekli kemik
rezeksiyonları her hangi bir fonksiyonel düşünce olmadan
gerçekleştirilmelidir.Tedavide ancak bu hususlar sağlandıktan sonra işitme
fonksiyonunu koruyucu ve iyileştirici işlemler yapılmalıdır.Kolesteatomanın
cerrahi tedavisinde bir diğer amaç ta normal anatomik yapının korunmasını
sağlamaktır. Ancak buda birinci amacın önüne geçmemelidir. Kolesteatomanın
tedavisinde yöntem seçimi hastaya ve cerraha göre değişmektedir.
Sadece ileri derecede sensöri
nöral işitme kaybı yada total işitme kaybı olan geniş koleteatomlu vakalarda
tercih edilir. Östaki borusu tıkalı yada orta kulak mukozasının yerini yassı
epitele terk ettiği epidermozis vakalarında ve timpan zarın orta kulak
mukazasına yapıştığı ileri derecede sensörinöral yada total toal işitme
kaybı olan adeziv otitlerde de tercih edilir.
Modifiye Radikal
Mastoidektomi:
Kolesteatoma tedavisinde en
sık kullanılan
tekniktir. MRM klasik radikal
mastoidektomi ameliyatının tympanoplasti ve kemik zincirinin yeniden kurulması
ile birleştiren bir ameliyat tekniğidir.En önemli avantajı DKY kemik arka
duvarının kaldırılması attikin geniş bir şekilde açılması nedeni ile
kolesteatomayı iyi bir şekilde ortaya koyar ve uygun vakalarda kulak zarının
onarılması ve iletim zincirinin yeniden yapılmasını mümkün kılar.
Klasik Bondy Modifiye Radikal
Mastoidektomi: Attik
ve kemikçikleri kendi haline bırakan,sadece attiki ve mastoidi açan bir
tekniktir.Bugün kullanılmayan bu teknik yerini MRM’ e bırakmıştır.
Intact Canal Wall Tecnic
(ICWT):Bir diğer
adı fasial reses yaklaşımıdır.Bu tekniğin en önemli amacı fasial resesi ve sinüs
timpaniyi açmak ve buralarda yerleşmiş her türlü patolojiyi temizlemektir.Bu
teknikte DKY korunur. Eğer bir kavite oluşturmadan kolesteatoma temizlenmek
isteniyorsa bu teknik bütün ayrıntıları ile uygulanmalıdır.Bütün bu çabalara
karşın kapalı tekniklerde nüks oranı yüksektir Bu yüzden ilk operasyondan 12-18
ay sonra ikinci bir kontrol ameliyatı(second look) gereklidir.ICWT ameliyatları
ancak gelişmesini tamamlamış havalı mastoidlerde yapmak mümkündür.
Transkanal Anterior
Attikotomi (TAA) :Bu
tekniğin uygulanabilmesi için kolesteatomanın arka sınırının en fazla fossa
inkudise kadar uzanması ve büyük çoğunluğu ile ön attik ve kemikçikler
bölgesine sınırlı olması gerekir.Revizyon cerrahisinde ve konjenital
kolesteatomda kullanılabilir.
Transkanal Hipotimpanotomi:Adezyon
evresine ulaşmış kulak zarı retraksiyonları sınırları görülemeyen
hipotimpanium ve posterior kadran retraksiyon poşlarında kullanılır.Annulus baz
alınarak DKY kemik duvarı inceltilir ve hipotimpanium görünür hale getirilir.
Anterior-Posterior Mastoidektomi:Duranın
alçak yada zigoma kökü gelişmemiş dolayısı ile timpanotomilerin sağlıklı olarak
yapılamadığı vakalarda veya timpanotomi için yeterli deneyimi olmayan cerrahlar
tarafından tercih edilir.Önce mastoidektomi yapılır.Daha sonra TAA yada trans
kanal hipotimpanotomiler ile timpanotomiler kontrol edilir.
Kolesteatomada Nüks: Daha öncede bahsedildiği gibi
kolesteatomda nüks iki şekilde olmaktadır. Rekürrens ve Rezidüel rekürrens
kolesteatomalar genellikle posterior epitimpanium ve posterior mezotimpaniumdan
kaynak alırlar. Rezidüel kolesteatomaların büyük çoğunluğu ise anterior
epitimpanium, sinüs timpani ve oval pencere çevresinde ortaya çıkar.
Nükslü hastalarda en sık yakınma işitme kaybının artması,akıntı,greftin perfore
olması,polip yada keratin birikmesidir. Özellikle çocuklarda kolesteatomanın
hızlı seyrettiği hatırlanarak en küçük vertigo, subfebril ateş,baş ağrısı yada
kulak ağrısı bizi komplikasyon açısından uyarmalıdır.

|