İŞİTME AZLIĞI VE
KAYIPLARI
İşitme kaybının en önemli ve
yaygın nedeni, yaşla birlikte kulaktaki fiziksel değişikliklerdir.
İşitme sinirine gelen kılcal damarların daralması ve işitme sinirinin
zayıflaması duymada azalmaya neden olur. Organizmanın tamamındaki
yaşlanma ile birlikte işitme sinirinde de yaşlanma meydana gelebilir ve
işitme azalır. Yaşa bağlı işitme azlığı daha çok 50 yaşından sonra
oluyor ama bununla birlikte yeni doğan bebeklerde bile işitme kaybı
görülebilir. Normal popülasyona bakıldığında işitme kaybı her 10 kişiden
birinde görülür. Yaş ilerledikçe bu oran daha da artar. İşitme kaybının
var olup olmadığını anlamanın en güzel yolu işitme testlerinin
yapılmasıdır. Kişinin işitme testine başvurması için de birtakım
şikayetleri olması gerekir. Bunlar:
Normal konuşmayı duymada zorlanmak
* İnsanların ne söylediğini anlamak için yüzlerine dikkatle bakmak
* İnsanlara söylediklerini tekrarlatma ihtiyacı hissetmek
* Televizyon ve radyonun sesini aşırı açmak
* Konuşurken karşıdaki insanın fısıldadığı hissi
* Kulakta enfeksiyon, ağrı veya çınlamanın uzun süre devam etmesi
* Duymaya çabalarken
yorgunluk ve rahatsızlık hissi
* Telefonla konuşurken bir kulağın daha iyi duyması.
İşitme kayıplarıdörde ayrılır:
1. İletim tipi (İTİK)
2. Sensörinöral tip (SNİK)
3. Mixt tip
4. Fonksiyonel işitme kaybı
İletim tipi işitme kaybı
İTİK iç kulağın normal olduğu
kişilerde, gelen ses dalgalarının iç kulağa iletildiği mekanizmanın
bozuk olduğu durumlarda ortaya çıkan işitme kaybı çeşididir.
İTİK yapan başlıca patolojiler
şunlardır:
1. Auriküla ve
dışkulak yolu patolojileri
a.Microtia-anotia
b.Aural atrezi
c. Buşon
d.Yabancıcisim
e.Otitis eksterna
f. Tümörler
2. Orta kulak
a. Otitis media
i. Akut
ii. Sekretuar
iii. Kronik
b. Hemotimpanum
c. Travmatik zar perforasyonu
d. Glomus timpanikum
İTİK yapan diğer önemli bir sebep de
otosklerozdur. Otoskleroz adıkullanılmakla birlikte hastalık otik
kapsülün primer otospongiozisidir. Yeni kemik yapım ve yıkımıile
karakterizedir. Bu durum stapes kemikçiğinin fiksasyonuna neden olur.
Tedavisinde stapedektomi ameliyatıuygulanır. Bu ameliyatta fikse olan
stapes inkustan ayrılıp kruslarıkırılır ve stapes tabanına delik açılır.
Daha sonra inkus ile stapes arasına bir piston yerleştirilmek suretiyle
iletim yeniden sağlanır.
Sensörinöral işitme kaybı
SNİK koklea, 8. Sinir, beyin sapıveya
kortikal düzeydeki bir patolojiye bağlı olarak işitme kapasitesinin
azalmasıdır. En sık görülen işitme kaybı çeşididir.
SNİK yapan patolojiler şunlardır:
1. Presbiakuzi
2. Meniere hastalığı
3. İnfeksiyonlar
• Viral
• Kabakulak
• Kızamık
• influenza (A1, A3, B)
• Parainfluenza (1,2,3)
• Adenovirus
• Herpes Simpleks tip 1
• CMV
• RSV
• Sifiliz
• Kronik otitis media
• Akut otitis media
• Lyme hastalığı
• Bakteriyal menenjit, labirentit
4. Ototoksisite
5. Ani işitme kaybı
6. Travma
• Direkt travma
• Akustik travma
7. Herediter
8. Serebellopontin köşe tümörleri
9. Multipi skleroz
10. Diabetes mellitus
Presbiakuzi:
Yaşlanma sonucu kokleada görülen
değişiklikler sonucu gelişen presbiakuzi SNİKin en sık nedenidir.
Öncelikle yüksek frekanslarıtutan bilateral simetrik işitme kaybıile
karakterizedir. Hastalarda sık görülen diğer bir şikayet ise
konuşmayıayırdetmekteki zorluktur.
Kabakulak:
Kabakulak virüsüne bağlıişitme
kaybıhemen her zaman tek taraflıdır ve kabakulak çocukluk çağında
görülen tek taraflıSNİK lerin en sık sebebidir.
Ani işitme kaybı:
Ani işitme kaybıişitmenin en az üç
frekansta ortalama 30 dB ani olarak düşmesidir. Etyolojisi tam
bilinememekle birlikte viral, vasküler, otoimmünite ve perilenf
fistülleri suçlanan faktörlerdir. Ani işitme kayıplarının spesifik bir
tedavisi yoktur ve bugüne kadar kullanılmıştedavilerin hiçbirisinin
diğerine ve plaseboya göre üstünlüğü kanıtlanmış değildir. Bununla
birlikte etyopatogenezden hareketle çeşitli tedaviler kullanılmaktadır.
a. Medikal
1. Vazodilatörler-mikrovasküler
sirkülasyonu düzenleyiciler: Histamin, papaverin, nikotinil alkol,
pentoksifilin, betahistin hidroklorür, dextran 40
2. Antikoagülanlar: Heparin
3. Steroidler
b. Cerrahi
Perilenf tistülü düşünülen durumlarda
eksploratris timpanotomi ve fistülün obliterasyonu
c. Hiperbarik oksijen tedavisi
Travma:
Temporal kemiğin transvers kırıklarında
koklear hasara bağlı olarak SNİK gelişir. Transvers kırıkların diğer bir
işareti ise fasiyal paralizidir. SNİK etyopatogenezindeki önemli
nedenlerden biri de ses travmasının (akustik travma) neden olduğu
kayıplardır. Akustik travma sonucu SNİK iki şekilde ortaya çıkabilir.
Birincisi şiddetli bir sese aniden maruz kalmak sonucu ani gelişen tip
(avcılar, askerler ve patlamaya maruz kalanlarda), diğeri ise gürültülü
mekanlarda uzun süre bulunmaya bağlıyavaş gelişen tip (demir atölyesi,
santral gibi gürültülü işyerlerinde çalışanlarda). Yüksek sese aniden
maruz kalındığızaman ortaya çıkan işitme kayıplarıgenellikle geçicidir.
Ancak benzer travmalara tekrar maruz kalındığıdurumlarda kaybın
kalıcıolma şansıyükselir.Böyle hastalar kulakta çınlama ve işitme
azlığışikayeti ile gelirler. Bu hastalara vasodilator tedavisi verilmesi
uygun olur.
Akustik travmadan korunmak önemlidir.
Gürültülü işyerlerinde çalışan kişilere düzenli aralıklarla işitme testi
yaptırılması, çalışma sırasında koruyucu kulaklık takma mecburiyeti
getirilmesi ve gerekli kişilere işitme cihazıverilmesi gereklidir.
Akustik nörinom:
Tek taraflı tinnitus şikayeti olan,
yüksek frekansları tutan tek taraflıişitme kaybıolan ve
konuşmayıayırdetme skorunun düşük olduğu hastalarda akustik nörinom akla
gelmelidir. Teşhiste MRG en büyük yardımcıdır.
SNİK yapan patolojilerin büyük bir
kısmı geri dönüşümsüz patolojiler olduğundan işitmeyi yükseltmek mümkün
olmaz. Bu hastalarda azalmış işitme, işitme cihazlarıyardımıile
amplifiye edilir. Bilateral total işitme kayıplıhastaların kulaklarına
"koklear implantasyon" adıverilen ameliyatla bir elektrod yerleştirilip
koklear sinir direkt elektriksel olarak uyarılabilir.
Fonksiyonel işitme kayıpları
Organik bir patoloji olmaksızın
hastaların işitme kaybı tariflediği durumlardır. Hasta bunu bilinç
dışıya da bilinçli (temaruz) olarak yapıyor olabilir. Bu duruma
psödohipakuzi
adıda verilir.
Bu hastaların değerlendirilmesi ilk mülakat ile başlar. Mülakat
sırasında hastanın rahat iletişim kurarken işitme testinde çok ileri
derecede kayıp göstermesi ve konuşurken hastanın kısık sesle konuşması
simülasyonu düşündürür. Hastanın geliş nedeni de göz önüne alınmalıdır.
Eğer hasta işitme kaybı nedeniyle bir kazanç elde edecek ise (tazminat,
askerlikten muafiyet) dikkatli olunmalıdır.
Ototoksisite
Ototoksik olduğu gösterilmişilaçlar
şunlardır:
1. Salisilatlar
2. Kinin
3. Aminoglikozidler
• Streptomisin
• Dihidrostreptomisin
• Neomisin
• Gentamisin
• Kanamisin
• Tobramisin
4. Diüretikler
• Furosemid
• Etakrinik asit
5. Kemoterapötik ilaçlar
• Cisplatin/carboplatin
• Nitrogen mustard
• 6 amino nicotinamide
• Vincristin/vinblastin
• Misonidazole
• Dichloromethotraxate
• Lonidamine
• Paklitaksel
6. Diğerleri
• Vancomycine
• Polymyxin B
• İodoform
• Tetanoz antitoxini
• İnterferon alfa2a
Bu
ilaçlar böbrek fonksiyon testleri bozuk olan, daha önce Ototoksik ilaç
kullanan, tedavi amacıyla Ototoksik ilacın plazma seviyesinin yüksek
olmasıgereken, daha önceden koklear veya vestibüler kaybıolan ve ateşli
kişilerde Ototoksisite açısından daha fazla risk arzederler.

BEBEKLERDE İŞİTME KAYIPLARI
Bebekte
işitme kaybının en geç 6 aylık olana kadar tespit edilmesi ve işitme
cihazı ile erken müdahale edilmesi, çocuğun konuşma ve lisan gelişimi
açısından çok büyük önem taşır. Çünkü zamanında tedbir alınmayan işitme
kayıpları çocukların konuşmalarında gecikme doğurduğu gibi sosyal ve
duygusal problemlere de yol açar.
Bebeğinizin işitme kaybı
olduğunu düşünüyorsanız haklı olabilirsiniz. Aşağıdaki kontrol listesi,
bebeğinizin bir işitme kaybı olduğunun belirlenmesinde yardımcı
olacaktır.
Anne
hamilelik sırasında
- Kızamıkçık, viral
bir enfeksiyon ve grip geçirmiş
-
Alkollü içecek tüketmiş
Yenidoğan
(doğumdan ilk 28 güne kadar)
-
Doğumdaki kilosu
1600 gramdan düşük
-
Yüz ve kulaklarının görüntüsü farklı
-
Doğumda sarılığı oldu ve kan değişimi uygulandı.
-
Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde beş günden fazla kaldı
-
Damardan iğne ile antibiyotik aldı
-
Menenjit geçirdi
Ailemde
- Erken yaşlarda olan
veya gelişmiş, kalıcı veya ilerleyen işitme kaybı olan, bir veya daha
fazla birey var
Bebeğim(29
gün ile 2 yaş arası)
- Damardan antibiyotik
aldı.
-
Menenjit oldu
-
Nörolojik bir bozukluğu var
-
Kulaktan kanamanın olduğu veya olmadığı kafatası kırığı olan ciddi bir
yaralanma geçirdi
-
3 aydan fazla süren, kulakta sıvının olduğu tekrarlayan kulak
enfeksiyonu var.
-
Çevreye Cevap Verme (konuşma ve lisan gelişimi)
Yenidoğan
(doğumdan 6 aya kadar)
-
Beklenmedik yüksek
sesli gürültülerle irkilmiyor, hareket etmiyor, ağlamıyor veya her hangi
bir şekilde tepki vermiyor.
-
Yüksek sesli gürültülerle uyanmıyor
-
Kendiliğinden sesleri taklit etmiyor
-
Sadece sesle sakinleştirilemiyor
-
Başını sesime doğru çevirmiyor
Küçük bebeğim
(6 ay-12 aya kadar)
-
Sorulduğunda tanıdık
kişi veya eşyaları gösteremiyor
-
Konuşma sesi çıkarmıyor yada konuşma sesi çıkarmayı bıraktı
-
12 aylıkken, “el salla” ,”elini çırp” gibi basit sözleri yalnız
dinlemekle anlamıyor
Büyük bebeğim
(13 ay-2 yaş )
-
Hafif bir sesle ilk
seslenişte doğru yöne dönmüyor
-
Çevreden gelen seslere duyarsız
-
İlk seslenişte cevap vermiyor
-
Sese cevap vermiyor veya sesin nereden geldiğini anlayamıyor
-
Tanıdık insanlar ve evde çevresindekiler için basit kelimeleri
kullanmaya ya da taklit etmeye başlamadı.
-
Benzer yaştaki diğer çocuklar gibi ses çıkarmıyor ve konuşamıyor
-
Normal ses yüksekliğinde televizyon seyretmiyor
-
Anlama ve iletişim için kelimelerin kullanımında yeterli gelişmeyi
göstermiyor
Ne Yapmanız
Gerekir?
Bu göstergelerden
bir veya daha fazlasını tespit ettiyseniz, çocuğunuzun işitme kaybı
olması ihtimali olabilir. Bir KBB uzmanına müracaat etmeniz önemlidir.
Günümüzde "Otoaküstik Emüsyon" denilen aletle doğar doğmaz bebekte
işitme azlığı olup olmadığı anlaşılır. Yurt dışında ve Türkiye'de yaygın
uygulanan bu rutin tetkik bize "işitme kaybı vardır" diyor. Bu durum
tespit edildiğinde de ABR (BAEP) testi ile de işitme kaybı ve derecesi
objektif olarak tespit edilir. Bu testlerin zamanında yapılmasının en
büyük faydası erken yaşta işitme cihazı verilerek çocuğun duyması ve
konuşmayı öğrenmesi mümkün olabiliyor. Böylece kelimeleri telaffuzunda
pek problem olmadan konuşması daha düzgün olabiliyor.

ÇOCUKLARDA İŞİTME KAYIPLARI
Eğer
çocuğunuzda aşağıdaki bulgular varsa ve çocuğunuzun işitme kaybı
olduğunu düşünüyorsanız haklı olabilirsiniz:
- Hafif
bir sesle ilk seslenişte doğru yöne dönmüyorsa
- Çevreden gelen seslere duyarsızsa
- İlk seslenişte cevap vermiyorsa
- Sese cevap vermiyor veya sesin nereden geldiğini anlayamıyorsa
- Tanıdık insanlar ve evde çevresindekiler için basit kelimeleri
kullanmaya ya da taklit etmeye başlamadıysa.
- Benzer yaştaki diğer çocuklar gibi ses çıkarmıyor ve konuşamıyorsa
- Normal ses yüksekliğinde televizyon seyretmiyorsa
- Anlama ve iletişim için kelimelerin kullanımında yeterli gelişmeyi
göstermiyorsa
Bu
durumda yapmanız gereken bir KBB hastalıkları uzmanına müracaat etmek
olmalıdır.Okula başlamadan önce tüm çocuklara işitme testi yapılmalıdır.
Bu anne, baba veya çocuğun fark etmediği hafif işitme kayıplarını ortaya
koyabilir. Tek kulaktaki bir kayıp bu yolla saptanabilir. Böyle bir
kayıp, belirgin olmasa da konuşma ve lisanı etkileyebilir.
İşitme kaybı kulak kiri veya kulakta sıvı birikmesinden bile
kaynaklanabilir. Bu tipte geçici işitme kaybı olan bir çok çocuğun, ilaç
tedavisi veya küçük bir cerrahiyle işitmesi düzeltilebilir.
Geçici işitme kaybının tersine bazı çocukların kalıcı olan sinir
kaynaklı sağırlığı vardır. Bu çocukların çoğunluğunun bir miktar
kullanılabilir işitmesi olur. Çok azı tamamen sağırdır. Erken teşhis,
erken işitme cihazı uygulanması ve özel eğitim programlarına erken
başlamak, çocuğun mevcut işitmesini en yüksek seviyeye getirmeye
yardımcı olabilir.

ANİ İŞİTME KAYIPLARI
Akut ortaya çıkan, tek
taraflı, sıklıkla tinnitus ile birlikte olan, ancak özellikle eşlik eden
vestibüler semptomlar bulunmayan idiopatik sensorinöral işitme kaybıdır.
Patolojik olarak iç kulak damarlarının terminal uçlarındaki
mikrosirkülasyon bozukluğuna bağlanmaktadır.
Genellikle 30 – 60 yaş arası kişilerde ve her iki cinste eşit olarak
görülür, ırk ve coğrafik dağılım önemli değildir .%90 hastada tek
tarafta gözlenmektedir .AİK bütün SNİK'larının %1ini oluşturur ve
insidans 5-20/100000 dir
Klinik: Saniyeler - saatler içerisinde ortaya çıkan, genellikle tek
taraflı ve tinnitusla beraber işitme kaybıdır.
Otoskopi: Özelliksiz timpan membran bulguları
Odyo: Değişen sensorinöral işitme kaybı yüksek ton, düşük ton ve
pankoklear işitme kaybı, total kayıp da olabilir, rekruitman pozitiftir,
tinnitus kural olarak en büyük işitme kaybı olan frekans bölgesindedir.
Ayırıcı tanı: Akustik nörinom, akut tubal oklüzyon, buşon, kabakulak,
herpes zoster oticus ile yapılmalıdır.
Tedavi: İç kulağın mikrosirkülasyonunun iyileştirilmesi için infüzyon
tedavisi uygulanır. İnfüzyon tedavisinde düşük moleküler ağırlıklı
solüsyonlar kullanılır (dekstran-40). Bunun dışında pentoksifilin,
B-vitamin kompleksi, potasyum tutucu diüretik verilir. Bu tedaviye
kortikosteroid eklenebilir.
%95
oksijen ve %5 karbondioksitten oluşan Karbojen gazının solutulması da
çok iyi sonuçlar vermektedir.
Hasta günde 2 gr.'ın altında olacak şekilde tuz alımının kısıtlanması,
mutlak yatak istirahati uygulanmalı, mümkünse hasta hospitalize
edilmelidir.
Prognoz: Tedaviye erken başlanması, işitme kaybı şiddetinin fazla
olmaması, hastanın genç olması, eşlik eden sistemik bir hastalığının
bulunmaması (diabet, hipertansiyon gibi) prognozu iyi yönde etkileyen
faktörlerdir.
Kendiliğinden iyileşme eğilimi gösteren
hastaların tıbbi yardım istememeleri nedeni ile, gerçek insidansın daha
yüksek olduğu düşünülmektedir. AİK ile ilgili birçok etyolojik faktör
olmasına rağmen etiyopatogenez tartışmalıdır. En çok kabul gören görüş
kohlea perfüzyonunun bozulmasıdır . Yapılan histopatolojik incelemelerde
en çok üzerinde durulan nedenler virütik enfeksiyonlar, vasküler
olaylar, immünolojik reaksiyonlar ve labirentin membran rüptürü olarak
bildirilmektedir. Akustik nörinoma, perilenfatik fistül, menenjit gibi
bilinen bir etiyolojik faktör ortaya konduğunda ona yönelik tedavi
uygulanır. Etiyolojik faktör tanımlanamayanlarda tedavide fikir birliği
yoktur.
Genellikle antienflamatuar ilaçlar, diüretikler, antiviral ajanlar,
vazodilatatörler, volüm genişleticiler, defibrinojen ajanlar ve kalsiyum
antagonisti gibi ilaçların değişik şekilleri kullanılmaktadır. Ancak %
65’e varan spontan klinik düzelmeden dolayı medikal tedavinin prognoza
etkisi tartışmalıdır . Etiyolojisi ortaya konulamayan idiopatik
olgularda en çok kabul gören tedavi protokollerden biri antienflamatuar
etkinliği nedeni ile steroid tedavisidir. AİK tedavisinde, önemli olan
semptomların başlangıcından sonra mümkün olduğunca erken dönemde steroid
tedavisine başlamaktır Tek doz yüksek dozda steroid kullanımı daha fazla
etkilidir . Son yıllarda yapılan çalışmalarda idiopatik kabul edilen
AİK’ lı hastaların önemli bir bölümünde viral ajanların etken
olabileceği düşünülmüştür. AİK da özellikle de viral etyoloji düşünülen
durumlarda antiviral ajan olan asiklovirin etkili bir tedavi seçeneği
olabileceği öne sürülmektedir.

GÜRÜLTÜYE BAĞLI İŞİTME SORUNLARI (AKUSTİK TRAVMA)
Gürültüye akut bir şekilde maruz kalma sonucunda oluşan işitme kaybına
Akustik Trauma, gürültüye kronik bir şekilde maruz kalma sunucunda
oluşan işitme kaybına ise Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı (GBİK) adı
verilir. Akustik trauma 120 dBA düzeyinden daha yüksek şiddet
düzeyindeki sese maruz kalma sonucunda, kısa bir süre içinde meydana
gelir. Gürültüye bağlı işitme kaybı ise 90 dBA üzerindeki şiddeteteki
ses gürültüsüne uzun süre maruz kalma sonucunda ortaya çıkar. Yaşam
alanlarının birbirine yakınlaşması, yoğun kent trafiği ve iş
makinalarının artan çalışması kent yaşamını sürdüren bireylerde erken
yaşlarda GBİK’ nın ortaya çıkmasına ve presbiakuzi sürecinin
hızlanmasına neden olmaktadır.
Gürültü kaynakları ve oluş turdukları ses düzeyi şöyledir:
-
Jet uçağı 150
-
Tüfek 140
-
Şimşek gürültüsü 120
-
Rock konseri 110
-
Sinema 90
-
Yoğun trafik 80
-
Normal konuşma 60
-
Fısıltı 30
Gürültünün düzeyi konuşma sesinden çok daha yüksektir. Gürültünün
varlığı kişilerin karşılıklı konuşmasına engel olur Gürültülü sese maruz
kaldıktan sonra tinnitus ortaya çıkar.
Gürültülü ortamdan çıktıktan sonra kulaklarda dolgunluk hissedilir.
Gürültüye maruz kalma sonrasında ortaya çıkabilecek işitme kaybı riskini
belirleyebilmek için gürültüye ait olan bazı parametrelerin bilinmesi
gerekir. Bunlar arasında gürültünün şiddeti, frekans spektrumu ve maruz
kalınan süre yer alır. Gürültünün şiddeti iç kulağa erişen ses basıncı
düzeyidir ve dBA skalasına göre ölçülür. Ortamdaki gürültü düzeyi ve
maruz kalınan süre bu iş için geliştirilmiş özel aletlerle ölçülebilir.
Eğer bir işyerinde 8 saatlik bir çalışma periodu boyunca maruz kalınan
zaman ağırlıklı gürültü düzeyi 85 dB veya daha üzerinde ise işitmenin
korunmasına yönelik önlemler alınması mecburidir. İşitme korunması
programı içinde periodik olarak işyeri gürültü düzeyi ölçümleri,
çalışanların işitme tarama testlerinin yapılması ve meslek içi eğitim
ile bilgilendirme yer alır. Ortalama gürültü düzeyi 90 B’den yüksek
olduğunda çalışma ortamının gürültüyü azaltacak şekilde yeniden
düzenlenmesi ve gürültüden koruyucu kulaklıkların kullanılması gerekir.
Gürültü temelde geçici veya sürekli olmak üzere iki grupta incelenir.
Geçici gürültü ise, impuls ve impakt olmak üzere ikiye ayrılır. İmpuls
geçici gürültü, ani ve tek bir pozitif basınç dalgasının yükselmesini
izleyerek basınç düzeyinin hızla normal atmosfer basıncına dönmesi
tarzındadır. Impuls etkisi ile kısa süre içinde yüksek şiddette bir sese
maruz kalınır. Silah atışları ve patlama bu tip geçici gürültülere
örnektir. İmpuls şiddetinin tepe noktasının yükselmesi ve bir çalışma
periodu içindeki impuls sayısının artması iç kulak hasarını
arttırmaktadır. Kabul edilen sınır 8 saat içinde 140 dB şiddetindeki 100
impulstur.
Endüstriyel çalışma koşullarında, sıklıkla sabit sürekli gürültü üzerine
eklenen impakt geçici gürültü bulunmaktadır. Sadece impakt gürültüye
maruz kalma sonucunda, impakt gürültü ile birlikte sürekli gürültünün
beraber verilmesine kıyasla daha belirgin işitme eşiği değişiklikleri
ortaya çıkar. Bunun nedeni sürekli gürültü varlığında akustik refleksin
aktive olması ve 100 dB altı şiddetteki seslerin iç kulağa geçişini
engelleyerek hasar gelişme riski azaltmasıdır.
Gürültü nedeniyle oluşan koklear hasara en hassas olan bölge bazal
kıvrımdaki 4000 kHz alanıdır. Ultrastrüktürel incelemelerle de, hasarın
kokleanın ilk 8- 10 mmlik bölümünde olduğu gösterilmiştir, bu bölge
topografik yerleşim olarak 4000 kHz alanına karşılık gelmektedir.
Akut olarak yüksek bir sese maruz kalındığında, eğer söz konusu olan
patlama gibi çok şiddetli bir gürültü ise genellikle timpanik membranda
(Kulak Zarı) yırtılma meydana gelir. Timpanik membran yırtılması
zararlı ses basıncı dalgalarının iç kulağa geçişini engellemesi
açısından olumludur.
Timpanik membran hasarı oluşturabilecek şiddetten daha az gürültü
varlığında ise, iç kulak etkilenmesine bağlı olarak değişik derecelerde
işitme kaybı, tinnitus ve başdönmesi ortaya çıkar. Kısa süre ile
gürültüye maruz kalma nedeniyle ortaya çıkan geçici işitsel yorgunluk
tablosu Gecici Eşik Değişikliği (GED) olarak adlandırılır; bu tablo
kalıcı değildir.
İşitme kaybı ve başdönmesinin yoğun bir gürültü veya blast sonrasında
aniden ortaya çıkması genellikle tanı koydurucudur. Ancak ayırıcı tanıda
ani işitme kaybına neden olabilecek diğer olasılıklar da akla
getirilmelidir. Üç gün içerisinde, bir birini izleyen 3 ardışık frekans
ortalamasında 30 dB ve daha üzerinde ortaya çıkan ve genellikle tek
taraflı olan sensorinöral işitme kaybı ani işitme kaybı olarak
tanımlanır. Bu klinik tabloda viral endolenfatik labirentit ile, tromboz
ve iskemi gibi vasküler etkenlerin yanı sıra blast etkisi ile oluşan
perilenf fistülü de akla getirilmelidir.
Akustik trauma nedeni ile düşük frekanslarda çok az veya hiç kayıp
olmadığından ünlü seslerin duyulmasında bir sorun olmaz. Başlangıçta
sadece
tiz frekanslar tutulduğundan işitme kaybının farkına varılmayabilir, bu
dönemde genellikle gürültülü ortamlarda konuşulanları anlamada zorluk
vardır. İşitme kaybı artıkça konuşma frekansları (0.5, 1, 2 ve 3 kHz) da
giderek etkilenir ve işitme kaybı sessiz ortamlarda bile belirgin hale
gelir.
Akustik traumanın etkilediği frekans aralığının kişiler arasında
farklılık göstermesi nedeniyle, bazı olgularda bu tipik çentiklenmenin 5
kHz, 6 kHz ve nadiren de 3 kHz düzeyinde olması durumuyla
karşılaşılabilir. Ayrıca bazı impakt ve impuls gürültü kaynakları
nedeniyle atipik odyometrik paternler de ortaya çıkabilir. Kronik GBİK
daima bilateraldir (İki taraflı), ancak bazı olgularda, özellikle
gürültü kaynağının lateralize olması durumunda bir dereceye kadar
asimetri görülebilir. Örneğin tüfekle ateş etme durumunda tetiği çeken
elin karşı tarafındaki kulakta hasar meydana gelir; başın gölge etkisi
nedeniyle, tüfek sağ omuzda ve sağ el parmakları ile tetiği çekerken sağ
omuza doğru eğilen baş sağ kulağı gürültüden korur, ancak sol kulak
gürültüye maruz kalır.
Gürültüye maruz
kalma öyküsü ve odyogramdaki karakteristik 4 kHz çentiği yanı sıra,
otoskopinin normal olması ve radyodiagnostik incelemelerde herhangi bir
patoloji saptanmaması GBİK tanısını koymak için yeterlidir. Ancak
ayırıcı tanıda eşlik eden başka sensorinöral problemlerin de
bulunabileceği akılda tutulmalı ve odyogramda yüksek frekanslarda işitme
kaybı saptanan olguların tümünde rutin olarak ayrıntılı nörootolojik
incelemeler yapılmalıdır.
TEDAVİ
GED geri dönüşü
olan bir süreçtir, akustik trauma sonrası bir süre sessiz ortamda
bulunmak düzelmeyi hızlandırır. Gürültüye maruz kalma süreleri arasında
dinlenme zamanlarının ayrılması ile işitme kaybı gelişme riski
azaltılabilir. Ortaya çıkan işitme kaybını gidermede ise etkinliği
kanıtlanmış bir tedavi yöntemi yoktur. Kortikosteroid, hiperbarik
oksijen, vazodilatatörler gibi çok çeşitli ajanların kullanımı ile
olumlu etki elde edildiğine dair bulgular olmakla birlikte; esas önemli
olan korunma, gürültüye maruz kalmanın azaltılması veya ortadan
kaldırılması ile birlikte işitme cihazı ile rehabilitasyona yönelik
işlemlerdir. GBİK sonrasında oluşan tinnitus tedavisinde de spesifik bir
yöntem yoktur. Bir çok değişik medikal tedavinin yanı sıra, işitme
cihazı kullanılması ile oluşan amplifikasyonun etkisi yararlı olabilir.
Bunların yanı sıra maskeleyici cihazlar, retraining tedavi, biofeedback
ve psikolojik tedavi uygulanabilir.

TİMPANOSKLEROZ
Tekrarlayan geçirilmiş enfeksiyonlar sonucu orta kulak
boşluklarında, kulak zarında ve özellikle kemik zincirinde hiyalin plaklar
birikmesiyle karakterize ilerleyici hiyalinizasyonudur, kulak
zarının salim olmasına karşın iletim tipi işitme kaybı oluşur.

YAŞLILARDA İŞİTME KAYIPLARI (PRESBİAKUZİ)
Yaşlılara en çok sıkıntı veren sorun, işitmedeki bozulma (presbiakuzi)
sonucu çevreye ilgi ve bağlantının azalmasıdır. Yaşın, işitme kaybı
üzerinde önemli bir etkisi vardır. İşitme kaybı, 50 yaşın üzerindeki
yaşlarda hızla artar. 55 yaşından büyük birçok kişi hafif işitme
kaybından yakınır ve konuşmalar esnasında bazı kelimeleri anlayamaz,
kaçırır. Yaşlılık sağırlığı(Presbiakuzi) her iki kulakta olur, eğilimi
olan kişilerde daha ağır bir tablo ile ortaya çıkar Yaşlanma sonucu
muhtemelen kanlanmanın yetersiz kalmasıyla:
1. İşitme hücrelerinin sayısı azalır, yüksek frekans işitme kaybı
oluşur.
2. İşitme sinirinin liflerinin sayısı da azalır.
Presbiakuzide işitme kaybı:
a. Sensörinöraldir, giderek ilerler.
b. Yüksek frekanslarda daha çok olur.
c. Konuşmayı işittiği halde anlaması zorlaşır. Böyle kişilere net, açık,
yavaş ve bağırmadan konuşmak gerekir.
Tinnitus (Kulak cinlamasi),
presbiakuzide çok rahatsız edici bir sorun olabilmektedir. Odyogram
olarak adlandırılan işitme eğrilerine baktığımızda çoğunlukla bas
tondaki seslerde işitme eşikleri normal veya normal sınırların
içerisinde, konuşma frekansları olarak kabul edilen 500, 1000 ve 2000
Hz'lerde ve daha yüksek frekanslarda ise kayıp görülmektedir. Buna bağlı
olarak da daha çok tiz seslerde olmak üzere kişi hem duymakta, hem de bu
frekanslarda yoğunluk gösteren konuşma seslerini anlamakta güçlük çeker.
Sorunu histopatolojik olarak, dejenerasyonun lokalizasyonuna göre;
kokleada tüy hücrelerinde sensör epitelyumda, spiral ganglionda, 8.
sinirin akustik dalında veya santral işitme yolundaki atrofi veya
değişiklikler ile açıklamak mümkündür. Bütün bu değerlendirmeler
yapıldıktan, presbiakuzi tanısı detayları ile konulduktan sonra
tedavinin türü tayin edilmelidir. Presbiakuzi bir hastalık olarak değil,
yaşa bağlı fizyolojik bir değişiklik olarak nitelendiğinde, sorunları
minimale indirgemek için rehabilitatif yaklaşım daha etkin olmaktadır.
İşitme kayıplı yaşlıların
rehabilitasyonundaki ilk uygulama genel olarak uygun işitme cihazı
seçimidir. Bu seçim odyoloji kliniklerinde uzman odyologlar tarafından,
işitme kaybının bütün tıbbi ve psikolojik özellikleri tanımlandıktan
sonra kişinin gereksinimlerine tam olarak cevap verebilecek bilimsel
yöntemler kullanılarak yapılmalıdır. Aksi halde, bilinçsiz olarak
uygulanmış bir işitme cihazı ya yetersiz gelecek veya zaman
içerisinde mevcut kalıntı işitmeyi de yok edecektir. Uygun işitme cihazı
seçiminden sonra cihazın uygulanması, adaptasyonu ve oryantasyonu
rehabilitasyonun diğer önemli kısımlarını oluşturacaktır. Genel anlamda
işitme cihazı bir amplifikatör olup, diskriminatör değildir. Diğer bir
ifade ile; işitme cihazı gelen sesin şiddetini yükseltir ancak
sensorinöral işitme kayıplarında konuşmanın ayırt edilmesi veya
anlaşılmasına direkt olarak yardımı olmaz.
Presbiakuzili kişinin kendisine uygulanan bu yöntemlere ek olarak,
çevresindeki kişilerin iletişimde ne gibi hususlara dikkat etmeleri
gerektiği konusu rehabilitasyonun diğer kısmını oluşturur. Ayrıca,
presbiakuzilinin çevreden gelen akustik uyaranları en etkin ve anlamlı
bir şekilde algılayıp anlayabilmesi için ışıklı uyaranlar, televizyon ve
telefon için yardımcı aygıtlar gibi donanımların sağlanması presbiakuzili kişinin yaşam standardını yükseltecek ve toplum ile
entegrasyonunu daha anlamlı kılacaktır. Rehabilitasyonun önemli diğer
bir kısmı da presbiakuzilinin psişik sorunlarını minimale indirgemektir.

|