Kulak ameliyatı (
Timpaoplasti) gerektiren en sık sebep timpanik membran perforasyonu (Kulak zarı
yırtılmaları) dur. Perforasyonların ilk bir aylık periodda kendiliginden düzelme
oranı bir çalışmada %94 olarak bildirilmiştir. Küçük ve kuru perforasyonlarda
çoğu kez işitme ya normaldir ya da çok az bozulmuştur. Bu nedenle çoğu kez bu
tip perforasyonların onarımı kozmetik bir iştir. Bununla birlikte perforasyon
uzun süren orta kulak hastalıklarına neden olabilir. Özellikle yüzmekten
hoşlananlarda küçük perforasyonlar rekürren (tekrarlayan) enfeksiyonların
kaynağıdır ve sudan korunma rekürren otere (kulak akıntısı) insidansını
(sıklıgını) azaltır ancak kulak tıpası kullanımı çoğu kez insanlar tarafından
tolere edilemeyen ve koopere olunamayan bir uygulamadır. İşitme kaybı, büyük
perforasyanlar veya timpanskleroz (Kireclenme) veya kemikçik fiksasyonunun
(hareket kabiliyetini yirme ) eşlik ettiği durumlarda belirgindir. Tek taraflı
işitme azlığı da günlük performansı etkileyebilir. Gelişme yıllarında
timpanoplasti ameliyatları bazen acele etmeyi gerektirir.
OPERASYON
BAŞARISINDA ETKİLİ FAKTÖRLER
1. Yaş
2. Eustachi tüp fonksiyonu
3. Önceki adenoidektomi (Geniz
eti ameliyatı)
4. Diğer kulağın durumu
(atelektomi, effüzyonlu otitis media retraksiyon, perforasyon)
5. Kulağın kuru veya ıslak
oluşu
6. Rekurent otitis media
7. Perforasyonun büyüklüğü ve
yeri
8. Cerrahın tecrübesi
Yaş
Küçük çocuklarda Eustachi tüp
fonksiyonu, adenoid vegetasyonu , üst solunum yolu enfeksiyonu sıklığı gibi
yaşla ilişkili kötü yöndeki etkenler göz önünde tutularak bazı araştırmacılar
belli bir yaştan önce timpanoplasti yapılmaması gerektiği fikrini
savunmuşlardır, Glascock 3 ve 4 yaş, Bailey 6 yaş, Berger ve Koch 8 yaş, Raıne
ve Singh 12 yaşa kadar cerrahi başarı açısından beklenilmesini önerirler.
Goodman ve Walance ise puberteye dek beklenilmesini önerirler.
Eustachi
Tüp Fonksiyonu
Pediatrik timpanik
perforasyonda total disfonksiyonun prognostik önemi büyük olmasına karşın
fonksiyon değer-lendirilmesinde herkes tararından kabul edilen yöntem yoktur.
Bazı cerrahlar tarafından basit klinik gözlemler uygulanmaktadır.
Standart timpanometri yöntemi
pekçok klinisyen tarafından Eustachi tübü fonksiyonunu ölçmek amacıyla
kullanılmaktadır. Burada orta kulakta aletle oluşturulan negatif ve pozitif
basıncı eşitleme yeteneği ölçülür. Ancak bu testin prognostik değeri istenildiği
düzeyde değildir.
Diğer Kulağın Durumu
Diğer kulağın
değerlendirilmesindeki ana prensip kulaktaki tubal fonksiyonun ve hastalığın
operasyon adayı kulaktaki durumu da kısmen temsil edeceği ve operasyon sonrası
klinik gidiş için bir ön görüş oluşturabileceği düşüncesine duyarlıdır.
Adenoidektomi
Eustachi tüp fonksiyonunu
üzerinde ve effüzyonlu otitis media tekrarının azalmasında adenoidektominin
büyük önemi vardır. Bu açıdan adenoidektominin timpanik rekonstrüksiyon
yapılacak hastalarda faydalı olacağı düşünülür. Ancak yapılan cok sayıda
çalışmada adenoidektominin timpanoplasti başarısıyla ilişkili olmadığı sonucuna
varılmıştır.
Otore (Kulak akıntısı)
Elektif timpanoplastiler için
pekçok yazarın ortak görüşü kulağın enfeksiyonlarından arındırılmış olması ve
otore üzerinde belirli (3-6 ay) süre geçmiş olması operasyonun kuru kulakta
yapılması yönündedir. Sheehy aktif otore varlığında overlay teknik
kullanıldığında greft tutma oranının azalmadığının görüşündedir. Bu görüşü
destekleyen başka çalışmalarda vardır.
Perforasyonun Yeri ve
Büyüklüğü
Genel olarak küçük
defektlerin daha kolay onarıldığı bilinegelmektedir. Sade ve arkadaşları arka
üstteki ve küçük olan perforasyonlar daha kolay onarıldığını bildiriler.
Posteroinferior yerleşimli perforasyonlarda başarı göreceli olarak daha kötüdür.
Total perforasyonlarda başarı daha düşüktür. Ancak perforasyonun yeri ve
büyüklüğünün klinik gidişle belirgin ilişki göstermediği bildirilmektedir.
TİMPANOPLASTİDE CERRAHİ
TEKNİKLERİN SINIFLANDIRILMASI
Timpanoplastiler Wulstein
tarafından sınıflanmış ve yine bu sınıflama kendisi tarafından modifiye edilmiş
ve bu sınıflamada timpanoplastiler 5 tipte ele alınmıştır:
TİP I TİMPANOPLASTİ
Miringoplasti ve tip I
timpanoplasti çoğu kez birbiri yerine kullanılagelmiştir. Miringoplasti normal
kemik zincire sahip olguda timpanik kavitede ek herhangi bir cerrahi işlem
yapmaksızın timpan membrandaki perforasyonun kapatılmasıdır.
Tip I timpanoplastide ise
operasyon sonunda intakt kemikçik zinciri vardır. Miringoplastiden farklı olarak
retrakte membranın çıkarılması veya kemikçikler çevresindeki adhezyonların
çıkarılmasını içerir .
Miringoplasti tek başına
yapılabileceği gibi ossikuler rekonstrüksiyon uygulanan timpanoplastinin bir
parçası da olabilir.
Perforasyonlann
sınıflanması:
-Anterior
-Posterior
-İnferior
Total ve subtotal
Miringoplasti Sınıflaması
Miringoplasti mezodernal
greftin fibröz anulus ve artık timpan membran lamina propriasının altına veya
üzerine yerleştirilmeesine göre onlmay ve underlay olarak ikiye ayrılır. Artık
timpan membran ve anulus cildi ilişkisine göre ise aşağıdaki subgrublara
ayrılır.
A. Onlay Teknik
1. Artık timpan membran ve
epitelinin grefi örtüsü olmaksızın çıkarılması. Çeşitli perforasyonlarda
kullanılışına ilişkin şekiller:
a.Anterior
b.İnferior perforasyonda
(Kolay ve güvenli bir yöntemdir. Kemik zincire bakı gerekmez)
c.Total perforasyonda bugün
bu amaçla nadiren kullanılır. İlk tanımlandığı dönemlerde split tickness deri
grefti ile uygulanmıştır.
d. Posterior perforasyonlarda
onlay grefi arkasında keratinize epitel kalma riski nedeniyle sık kullanılmaz.
Bu bölgedeki perforasyonlar sıklıkla atrofIk retrakte timpanik membran zemininde
oluşur ve artık zar incudo stapedial ekleme arthere (yapışık) veya st.apese
peksi (asılma) sözkonusudur. Daha önceki retraksiyonun artığı hala mevcut ise
onlay teknik kullanıldığında saptanamaz.
2. Artık timpan rnembraı
epiteli ve cilt flepleri perforasyandan perifere doğru elave ve diseke edilir.
Greft kenarları oluşturulan flepler ile örtülür. Bu teknikle mezodemıal greftin
bir kısmı cilt fleplerinin altında kalır.
a.Anterior perforasyonda:
- rnalleus flep ve antero
superior flep ile
- anterior meatal. flep ve
epitelyal flep ile
- anterior swıng-door teknik
ile
b. İnferior perforasyon:
- anterosuperior
posterosuperior epitelyal flep ve kalan epitelyal kısmın çıkarımı ile
- geniş meatal cilt flebi ile
- dışa doğru oluşturulan
epitelyal flepler ile
c. Total perforasyonlarda:
- üçlü superior flep
- lateral sİrcumferaınsial
insizyon ile
- dışa doğru epitelyal flep
oluşturularak
- pediküllü dış kulak yolu
flebi
d. Posterlor perforasyon:
- cilt flebi ile üst ve
malleus kolu epitelyal flebi
3.Sandviç tekniği:
Kanal cildi ve artık timpan epitelinin tamamı çıkarılır ve grefl anulus üzerine
yerleştirilir kanal cildi ile örtülür.
B. Underlay Teknik
1. Timpanotomi yapılmaksızın
timpanomeatal flep kaldırılmaksızın grettin penforasyon içinden yerleştirilmesi:
Açılı Rugine veya çift kaşıklı forseps yardımıyla perforasyon kenarları her
yönde çıkarılır. Perforasyon alt yüzü mukozasıda çıkarılır. Timpanik kavite
jelfuam ile doldurulur. Öncelikle ön kenar olmak üzere greft yerleştirilir. Bu
yöntemde greft üzerine aşırı basınç yapılmaması önemlidir.
2. Timpanomeatal fiep ile
underlay teknik: Posterior perforasyonlarda posterior timpanotomi yaygın olarak
kullanılmakta olup hemen tüm miringoplastiler ve timpanoplastiler timpanomeatla
flep kaldırılarak uygulanabilir.
3. Sandviç teknik: Greft
fibröz anulus ile artık timpan membran arasına yerleştirilir ve perforasyon
kanal cildi ile örtülür.
TİP II TİMPANOPLASTİ
Stapesin mevcut olduğu kemik
zincir defektli olguların ossikuloplastisidir. Stapes başı ile maIleus kolu veya
greftlenmiş zar arasında interpozisyon tekniğini içerir. Orta kulak cerrahisinde
en sık uygulanan ossikuloplasti tip II'dir.
1. lnterpozisyon: En sık
uygulanan yöntemdir. Stapes veya stapedial ark ile malleus kolu veya zar arasına
kemikçik yada kemik, kıkırdak veya başka bir protez yerleştirmeyi içerir.
2. Transpozisyon: Kemikçiklerin
transpozisyonudur ve sıklıklada malleus transpozisyonudur.
- Malleus boynunun stapes
başına transpozisyonu
- Malellus başının stapes
başına transpozisyonu
- Umbonun stapes başına
transpozisyonu
3. Peksi: Timpan membran veya
malleus kolu interpozisyon olmaksızın kemik zincirin artık parçasına tutturulur
(ki bu genellikle stapes başıdır). Aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
- Miringoincudopeksi
- İncudostapediopeksi
- Malleostapediopeksi
- Miringostapediopeksi
Kronik orta kulak
hastalıkları ve bunların sekeli olarak stapedial ark tamamen veya kısmen
haraplanabileceği gibi tamamen normalde olabilir. Tamamen haraplandığı durumda
tip III normal olduğu durumda ise tip II sözkonusudur. Kısmi haraplanma
olanlarda ise bazen tip II bazen tip III uygulanır.
TİP III TİMPANOPLASTİ
Stapes arklarının ciddi
haraplandığı veya olmadığı durumlarda stapes tabanı ile timpan membran veya
malleus arasında kolumella kullanımdır. Kolumella otojenöz veya allajenöz incus,
kartilaj, malleus kolu, otojenöz kortikal kemik, allejenöz stapes, diş,
sentetik-biokomptibl materyal, teflon. bioaktifseramik, cam, bioinert seramik ve
metal olabilir.
Tip II ve tip III
timpanoplastiler karşılaştırıldığında tüm istatistik karşılaştırmalarda tip II
timpanoplastilerin daha iyi işitsel sonuç verdiği daha az revüzyon gerektirdiği
gösterilmiştir. Tip III timpanoplastilerin uzun süreli sonuçları tip II’ye göre
çok daha kötüdür.Stapedial arkların olmadığı bir orta kulakta timpanik kavitenin
posterior kesimi olana göre çok daha zor ventila durumda tutulur. Fizyolojik
olarak kolumella hiçbir zaman mobil bir stapesin fonksiyonunun yerini
dolduramaz.
Kolumella yerleştirilmesinde
şekil ve büyüklük seçimi bazı etkenlere bağlıdır.
1. Mastoidektomili veya değil
timpanoplastili kulakta yalnızca malleusun uzun kolu kolumella büyüklük ve
biçiminde etkendir.
2. Kanalın indirilip
indirilmemesi: Kanal indirilenlerde kolumella üzerinde titreşen timpan membran
veya havalı boşluk yoktur. Kolumella daha iyi titreşen bölümle temas amacıyla
öne ve aşağıya yönlendirilir.
3. Malleus kolunun intakt veya
kayıp oluşu
4. Stapes tabanı ile malleus
arası uzaklık
5. Oval pencere nişinin
büyüklüğü
6. Fasial sinir horizontal
kısım çıkıntısı-oval pencere ilişkisi Şekil Tip III timpanoplasti
örnekleri, kolumella örnekleri
TİP IV TİMPANOPLASTİ
Tip IV ve tip V
timpanoplastiler bugün için seçilmiş olgularda ve nadiren uygulanan
operasyonlardır. Tip IV timpanoplastide amaç oval pencereyi ses basıncından
korumak her iki pencereye aynı anda ses dalgasını önlemektir. Dış kulak yolu ile
promontoryum arasına bir greft konularak hipotimpanumda havaİı bir boşluk
kalması sağlanır.
Tip IV timpanoplasti radikal
mastoidektomi uygulanmış olgularda fonksiyonel bir Eustachi tüpü olması ve
stapes tabanı fıkse olmaması koşulu ile uygulanır.
TİP V TiMPANOPLASTİ
İki gruba ayrılır; Tip V A ve
B. Tip V A lateral semisurkuler kanalın fenestrasyon içerir ve bugün hemen
tamamen terkedilmiştir. Geçirilmiş radikal cerrahiyi takiben stapes taban
fiksasyonunun varlığı durumunda çok nadir vakalarda uygulanır.
Tip V B daha önce radikal
kavite oluşturulmuş kemikçik bulunmayan ve tabanın fikse olduğu durumda
uygulanan stapedektomidir. Modifiye timpanoplasti tip V olarak da adlandırılır.
POSTOPERATİF BAKIM
Cerrahi sonrası hasta bir iki
gün veya gerekli ise daha uzun hastanede kalmalıdır. Dış kulak yolu tam olarak
sterilize olana dek ve tampon gibi yabancı cisimler çıkartılana dek tam olarak
sterilize olmaz ve tüm tamponlar alınana kadar antibiyotikler verilmelidir.
Mastoid sargısı çocuklarda, kulağını ellemesini ve tamponları çıkarmasını
engellemek için ilk hafta korunmalıdır. Sargı ilk 24 saatte ve izleyen dönemde
gerektikçe değiştirilir.
Dış tamponlar ve sutürler ilk
haftada alınır. İç tamponlar ise genellikle 0-14. günlerde alınır.
Hastaneden çıkışını takiben
hastada yeterli iyileşme olana kadar haftalık aralarla poliklinik hastası olarak
izlenir. Bundan sonraki dönemde ise uzayan aralıklarla hasta uzun süredeki
sonuçlar açısından izlenir. Bu izlem gerçek stabil işitme seviyesini saptamak
açısından en az 3 yıl olmalıdır. (Sudan koruma gerektiği kadar uzun
önerilmelidir).
SONUÇLAR
Başarı oranı pekçok faktörle
ilişkilidir. Örneğin cerrahın yeteneği ve tecrübesi hastalığın karakteri ve
yaygınlığı sayılabilir. Sonuç üzerinde etkili olan ve cerrahın kontrolü dışında
faktörler vardır ki bunlar arasında: Cerrahi işlem sırasında karşılaşılan
destrüksiyonun genişliği, geçirilmiş veya o andaki enfeksiyonun ciddiyeti,
iyileşme safhasında oluşacak skar ve fibrozisin miktarı, Eustachi tüp fonksiyonu
sayılabilir.

|