Ana Sayfa                        Sait Selçuk ATICI Kimdir?                     Soru-Cevap                                    İletişim                                    Site Haritası

Kulak - Burun - Boğaz Hastalıkları

Baş - Boyun Cerrahi Uzmanı ve

Fizyoloji Bilim Uzmanı (PhD)

 :: Baş Dönmesi
 :: Allerjik Rinit
  Bunları Biliyor musunuz? : Kulak Enfeksiyonları(Otitler) |  Kulak Çınlaması (Tinnitus) |  Kulak Kireçlenmesi (Otoskleroz) |  Kulak Kaşıntıları |  Biyonik Kulak (Koklear İmplant) |  Cep Telefonlarının Kulağa Etkileri |  Gebelerde İşitme Sorunları |  Burun Tıkanıklığı (Ergilik=Deviasyon) |  Sinüzit Sebepleri, Tedavisi ve Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) |  Balon ile Sinüzit Cerrahisi (Balon Sinoplasti) |  Burun Kanaması (Epistaksis) |  Gebelerde Burun Sorunları |  Yaşlılarda Burun Sorunları |  Nezle, Grip, Soğuk Algınlığı ve Grip Aşıları |  Burun ve Sinüs Tümörleri |  Burunda Yabancı Cisim |  Bademcik ve Geniz Eti Hastalıkları |  Horlama ve Uykuda Nefes Durması |  Öksürük ve Tedavisi |  Kekemelik ve Tedavisi |  Reflü (Ağıza Safra Gelmesi) |  Ağız Kokusu (Halitozis) |  Ağız İçi Yaralar (AFT) ve Tedavisi |  Gırtlak - Boğaz Kanserleri ve Sigara Bağlantısı |  Yemek Yerken Çeneden Ses Gelmesi |  Yüz Felçleri |  Guatr (Tiroid Bezi) Hastalıkları ve Tedavisi | 
Kulak Hastalıkları Burun Hastalıkları Boğaz Hastalıkları Çene ve Yüz Hastalıkları KBB'de İlaç Kullanımı
Kulak Hastalıkları / Biyonik Kulak (Koklear Implant Nedir?)

 

          İşitme Testleri(Odyometrik Ölcüm, BAEP=Beyin Sapı Odyosu, Otoakustik Emisyom

 

          ODYOMETRİ

          Odyometri ses stimulusları verilerek işitme organının bu uyarımlar karşısındaki  davranışını saptar,işitme kayıplarını grafik olarak düzenler.Odyometriyle sadece işitme bozukluğunun derecesi değil,yeri de belirlenebilir.

 

          Odyometride  hem insan sesi ile(vokal odyometri) hem de tonal seslerle (tonal odyometri)çalışılabilir.

 

          İnsan kulağı 16-22000 frekans arası sesleri duyabilir, frekansı arttıkça ses incelir.Odyometride kullanılan seslerin frekansları 2 nin katları şeklinde seçilmiştir,128, 256,512,1024,2048,4096,8192 şeklinde.Pratikte bunlar 125,250,500,1000,2000,4000 ve 8000 olarak adlandırılmıştır.

 

          Sesin şiddetini ölçmek için  ses dalgalarının yayılma doğrultusunda  1 birimkareye rastlayan ses şiddeti esas alınır.ses şiddetifiziksel olarak watt ile ölçülür ki bu durumda ses şiddeti watt/cm2 dir.Watt yüksek bir değerdir ve bunun logaritmasının 1/10 u olan dB kullanılır.

 

          Tonal liminer odyometre:Odyometride kemik yolu ve hava yolu ayrı ayrı ölçülür.Normalde kemik yolunda havayoluna kıyasla 30 dB kadar kayıp bulunur ancak  rutin kullanımda kemik yoluna eklenen 30-35 dB şiddet ile aradaki açıklık kapatılır.

 

          Normal kişilerde ve nörosensorial işitme kayıplarında hava yolu eğrisi ve kemik yolu eğrisi çakışır ancak iletim tipi kayıplarda hava yolu eğrisinde düşme görülür.

 

          Ölçüm yaparken önce sağlam kulaktan ve en iyi işitilen frekans olan  1000 frekanstan başlanırr.Eşik üstü ses vererek hastanın sesi tanıması sağlanır.Daha sonra sesin şiddeti düşürülerek eşik saptanır.2000,4000 ve 8000 frekanslar ve ardından 500,250 ve 125 frekanslar için işlem tekrarlanır.

 

          OTOAKUSTİK EMİSYON

          Kokleadan kaynaklanan “otoakustik emisyon”lar dış tüylü hücrelerin aktivitesine bağlı olarak oluşurlar ve bu nedenle kokleanın sadece motor fonksiyonunu yansıtırlar. 1948’de Gold iç kulakta baziller membranın hareketlerinin otoakustik emisyonlara yol açtığı ve bunların dış kulak yolundan kayıt edilebileceğini öne sürmüştü. Ancak otoakustik emisyon 30 yıl sonra David Kemp  tarafından ispat edilebilmişti. Dış tüylü hücrelerin titreşimi kokleadan kaynaklanan bir uyaran olmakta ve bu uyarı sırası ile stapes tabanına, kemikçiklere ve zar yolu ile dış kulak yoluna geçmekte (sesin aksi yönünde ); buradan da kayıt edilebilmektedir.

 

          Otoakustik emisyonların şu ana kadar yapılmış en sık kullanılan sınıflaması uyaranlara göredir. Bilinen herhangi bir uyaran olmaksızın dış kulak yolundan kayıt edilen emisyonlara spontan  otoakustik emisyon (SOAEs) denir. Emisyonları kayıt için diğer bir yol ise stimulus göndermektir.  Bu yolla kayıt edilenlere ise uyarılmış otoakustik emisyonlar (evoked-EOAEs) denir.

 

          Uyarılmış otoakustik emisyonlar uyarının tipine göre kendi aralarında üçe ayrılırlar. Kısa süreli akustik stimuluslardan sonra kayıt edilenler geçici uyarılmış akustik emisyonlar (transient evoked- TEOAEs), tek bir saf ses uyaranı sonrası kayıt edilen stimulus frekans emisyonları(SFOAEs), genellikle iki saf ses ile elde edilen distorsiyon ürünü otoakustik emisyonlar (distorsion product-DPOAEs) olarak adlandırılırlar.

 

          SPONTAN OTOAKUSTİK EMİSYONLAR

          Spontan otoakustik emisyonlar (SOAE) uyarı olmadan dış kulak yolundan kayıt edilen dar bantlı  düşük intensiteli akustik sinyallerdir. Tüm popülasyonun %  35-40’ında bulunurlar (Bright &Glattke 1986 ).Yaş ile insidansı değişmektedir. Yaşla birlikte prevalansları ve amplitüdleri azalmaktadır.

 

          SOAEs ve tinnitus arasında önceleri büyük bir ilgi olduğu düşünülmüştür. 1990 da Penner  tinnituslu hastaların %4 ünde SOAEs saptamıştır. Fakat oranın düşük olmasına kayıt edilen frekanslardaki farklar olduğu ileri sürülmüştür (Genelde tinnitus 4000 Hz üstünde iken  SOAEs 4000 Hz de “-” gözlenirler ).

 

         Spontan otoakustik emisyonlar  sık olarak 0.8-2.5 mHz de rastlanırlar

 

          TRANSİENT EVOKED  OTOAKUSTİK EMİSYONLAR:

          Transiently evoked yada delayed otoakustik emisyonlar Kemp’in tanımladığı orjinal emisyonlardır ve “Kemp Echoes “ olarakda adlandırılırlar.Bu emisyon türü  klinik kullanımda kendini kanıtlamış ve ticari olarakda ölçümlerin yapılabileceği cihazların piyasada bulunduğu bir gruptur. Hemen hemen normal koklear fonksiyonlara sahip tüm kulaklarda mevcuttur ancak bireyler arasında amplitüd ve frekens farklılıkları içerir. TEOAE özellikle kısa süren, objektif ve kolay uygulanan bir metod olarak koklear fonksiyonların genel monitörizasyonu için uygun bir metottur. Özellikle tarama testlerinde kullanılması yönünde bir çok çalışma vardır ve yukarıda bahsedildiği gibi sensivitesi % 90’ların üzerindedir.

 

          DİSTORSİON PRODUCT OTOAKUSTIK EMISYONLAR

          Distorsiyon  product otoakustik emisyonlar  (DPOAEs)  iki saf ses verilerek saptanırlar. DPOAE normal çalışma şartlarında oluştuğundan  ve patolojik koklear bölgeler test edildiğinde azalmış veya yok olarak bulunduklarından, yani frekansa özgü olduklarından direk klinik uygulama alanı bulurlar.

 

          STİMULUS FREQUACY OTOAKUSTIK EMISYONLAR

          Stimulus frekans otoakustik emisyonlarda pür ton stimuluslar verilerek koklea uyarılır ve cevaplar alınır.Cevaplar stimulusun sürekli verildiği anda alınırlar.Şu anda klinik uygulumarına geçilememesinin en önemli nedeni teknik zorluklar ve ayrıntılardır.Tüm frekanslarda uyarı verip alabilecek bir cihaz şu ana kadar üretilememiştir

 

            Klinik kullanım: 

         Bu gün için klinikte uygulaya giren otoakustik emisyon türleri TEOAE ve DPOAE’dir. Bunların kullanıldığı yerleri kısaca şu şekilde özetleyebiliriz

          1.  İşitme kaybı taramaları

a- Yeni doğan, süt çocuğu ve çocuklarda tarama

b- Erişkinler

c- Davranış odyometrisinde zor karar verilen olgularda ve psikojenik işitme kayıplarında

2.  Koklea fonksiyonunun monitörizasyonunda

a- İlaç kullanımı (aminoglikozidler, diüretikler, antineoplastik ajanlar )

b- Akustik travma (iş yeri hekimliği )

c- Dejeneratif prosesler

d- İntraoperatif uyanma

3.  Odyolojik ayırıcı tanı:

a- Koklea lezyonları (topodiagnostik )

b- Kokleomekanik tinnitus      

          Otoakustik emisyonun kullanımı sırasında en önemli nokta sessizliktir.Erişkin hastalar için problem olmasa da bu bazen yenidoğan ve süt çocuklarında sorunlar yaşanmaktadır.Bebekler için önerilen en uygun zaman öğleden sonra beslenme sonrası uykusudur.

Otoakustik emisyon için bir klinik zorlukta orta kulak problemlerinden etkilenmesidir. Effüzyonlu otitlerde, otosklerozda, ve bazen de ventilasyon tüpü olan kulaklarda cevaplar etkilenir.Bu bazen cevabın hiç olmaması şeklinde olabileceği gibi amplitüdün veya frekansın değişmesi şeklinde de olabilir. Burada bir önemli noktada stapedektomi sonrası işitme  30 dB civarına ulaşmışsa cevap alınabilir.

 

          TARAMA TESTİ OLARAK KULLANIM :

 

          Tarama testi olarak kullanım otoakustik emisyonların en sık kullanıldığı kollardan biridir. Postpartum birinci gün bile ölçümler kullanılabilir (TEOAEs). Aslında 32. Gestasyon haftasında OHC ler matürasyonlarını tamamlamışlardır ve  emisyon cevabına hazırdırlar. Bir çok merkezde önerilen uygulamanın ikinci gün yapılmasının sebebi amnios mayinin orta kulaktan absorbe olması içindir.

 

          DPOAE lerde ise cevaplar ikinci hafta alınmaya başlar.

 

          Otoakustik emisyonlar BERA  ile zaman zaman karşılaştırılmakta ise de  tarama metodu olarak TEOAE ucuzluğu, fazla süre  gerektirmemesi, non invazifliği ve pasif kooperasyonla yapılabilmesi bakımından tarama yönünden üstün gözükmektedir. Fakat unutmamalıdır ki bu iki test aynı endikasyonlarda kullanılmazlar ve otoakustik emisyonlar eşik için bir bilgi vermezler. Günümüzde otoakustik emisyon, prenatal dönemde sensöral işitme kayba sebep olabilecek durumlara maruz kalmış annelerin  çocuklarında (rubeola, toxoplasma, kernikterus,düşük doğum ağırlığı, prematür doğum vs ), menenjit gibi hastalıklar geçiren çocuklarda, endüstriel gürültüye maruz kalan kalabalık guruplarda güvenle kullanılabilecek bir tarama testidir.

 

          BERA

          BERA’ yı hem nörootolojik hem de odyolojik değerlendirmelerde kullanma imkanı vardır. Bu hızlı cevap serisi, uyarımdan sonraki ilk 10 ile 12 ms.’ de görülen uzak saha potansiyelleridir. BERA,  7 adet pozitif tepeden oluşur ve literatürde dalgalar Jewett ile Williston’ un tariflediği gibi verteks pozitif tepelerine göre Roma rakamlarıyla gösterilir. BERA tarafından görüntülenen aktivite periferik işitme organı, işitme siniri ve beyin sapının bir bölümünü içerir.

 

          BERA’ da kaydedilen dalgalar ve kaynaklandığı bölgeler:

          Dalga I   :  Akustik sinir distal kısmı.

          Dalga II  :  Koklear nukleuslar ve proksimal akustik sinir.

          Dalga III :  Superior oliver kompleks.

          Dalga IV :  Lateral lemniskus (pons).

          Dalga V  :  İnferior colliculus (orta beyin).

          Dalga VI :  Medial geniculate nükleus (talamus).

          Dalga VII:  Talamokortikal bölge.

 

        Dalgalar ve kaynaklandığı yerleri gösteren bu tablo her nekadar  klasik kitaplara girmiş olsa bile  oldukça tartışmalıdır. Daha sonra yapılan çalışmalar, ABR oluşumunun önceki bulguların aksine bu denli basit olmayıp, çok kompleks bir mekanizma ile meydana geldiğini ortaya koymuştur. Sonuçta BERA’ da izlenen dalgaların her birinin, birden fazla işitme nükleusundan ve işitme yollarını meydana getiren sinir fibrillerinden oluştuğu kanaati hasıl olmuştur.

 

          Moller ve Janetta’ nın (1985) intraoperatif olarak işitme sinirinden direkt olarak yaptıkları BERA kayıtlarına göre:

          Dalga I             :  Akustik sinir distal kısmından,

          Dalga II            :  Akustik sinir proksimal kısmından,

          Dalga III           :  Koklear nukleuslardan,

         Dalga IV        :  Özellikle superior oliver kompleks olmak üzere, bir miktar da koklear nükleuslardan ve laterallemniskustan                                                                       

          Dalga V            :  Lateral lemniskustan,

          Dalga VI ve VII:  İnferior kollikulus ve medial genikulat cisimden jenere olmaktadır.

 

          Bununla beraber her dalga kendi nükleusunun etrafındaki diğer nükleuslardan da etkilenmektedir. Bu durum, ABR oluşma mekanizmasının daha üstte bahsedildiği gibi bire bir eşleşme yerine, her dalganın birkaç çekirdeğin oluşturduğu kompleksten meydana geldiği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. (BERA dalgalarının oluşmasında işitme nükleusları ile işitme siniri fibrillerinin rolü halen kesin olarak ortaya konulamamış olsa bile günümüzde en geçerli olan teori Moller ve Janetta’ nınkidir.) Günümüzdeki bilgiler ışığında, ABR’ lerin yaratılış bölgelerini klinik uygulamalara göre üçe ayırmak imkanı doğmaktadır.

          Buna göre:

          I. Dalga               :  İpsilateral akustik sinirden,

          II. ve III. Dalgalar :  Aşağı beyin sapından, 

          IV. ve V. Dalgalar:  Yukarı beyin sapından köken almaktadır.

          Normal bir kişide, 1.5 ile 2 ms.’ den itibaren başlayarak yaklaşık birer ms. aralıklarla görünen beş ila yedi dalga bulunur. Dalga V, en az değişken ve klinik olarak en fazla yararlanılan dalgadır. BERA’ da değerlendirilen esas veri Dalga V’ in latensi ve bunun diğer dalgalarla olan ilişkisidir. BERA cevapları objektiftir; uyanıklık durumundan, dikkat veya dikkatsizlikten etkilenmez. Koklear endorgandan, beyin sapındaki işitme merkezlerine kadar olan işitme fonksiyonu doğrudan değerlendirilebilir. Dalgalar arası latensler değerlendirilerek lezyonun yeri hakkında bilgi elde edilebilr. Bu sayede, işitme kayıpları ile nörolojik patolojiler arasında ayrım yapmak mümkün olur. BERA ile beyin sapında bir bozukluk olduğunu anlamak mümkün ise de , ayırıcı tanıya gitmek bugün için imkan dahilinde değildir. Günümüzdeki haliyle BERA ne lezyon yerini saptamaya yönelik standart görüntüleme yöntemlerinin ne de klasik odyometrik incelemelerin yerini alabilir. Daha çok nörootolojik hastalığı olan kişilerin değerlendirilmesinde yardımcı tanı yöntemi olarak kullanılmaktadır.

 

          BERA’ nın kullanım alanları

          A- İşitme fonksiyonunun değerlendirilmesi ve eşik tayini amacıyla:

               1) Standart odyolojik testlerin yapılmasının mümkün olmadığı yaştaki bebek ve küçük çocuklarda.

               2) Zeka geriliği ve iletişim bozukluğu gösterenlerde.

               3) Komadaki hastalarda.

               4) Simulasyon yapanlarda.

          B- Nörootolojik hastalıklarda tanısal amaçlı olarak: 

               1) Lezyon yerinin tayininde.

               2) Beyin sapı ve serebellopontin köşe lezyonlarında.

               3) Koklear ve retrokoklear işitme kayıplarının ayrımında.

          C- İntraoperatif monitörizasyon amacıyla.

 

 

YASAL UYARI:   Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup, sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden site/site sahibi sorumlu tutulamaz. Bu siteyi ziyaret eden kişiler bu uyarıyı kabul etmiş sayılır. Sitedeki bilgiler hergün güncelleştirilmediğinden her bilgi ziyaretçi tarafından doktora danışılarak kontrol edilmelidir.

© 2008 www.saitselcukatici.com.tr ENTRIUM Kulak Burun Boğaz Teşhis Tedavi Tüm hakları saklıdır